Cennet Mekân Sultan Abdûlhamih Han'ın Evliyalığı...
Olayı "bizzat yaşayan" adam; Mahmud Allahverdi anlatıyor:
Ben Osmanlı Devleti'nin baş şehri İstanbul'da doğdum. Babam, memuriyeti sebebi ile orda görevli bulunuyordu. Ne var ki, geçirdiğim bir hastalık sonucu dilim tutulmuş, konuşma yeteneğimi kaybetmiş idim. Hiç konuşamıyor, el kol işareti ile maksadımı anlatmaya çalışıyor idim. Babam buna çok üzülüyordu... Gitmedik doktor, hoca bırakmadı, ama hiçbiri de fayda etmedi.
Bir gün yaşlı bir komşumuz geldi dedi ki:
-"Seni görüyorum, çok üzülüyorsun. Bir baba için, oğlunun bu durumda olmasından üzücü bir şey yoktur. Sana bir çare söyleyeceğim, dediğimi yap.
Babam ümid ile gözlerini açtı, dinlemeye başladı.
Komşumuz dedi ki:
-"yarın şu yoldan Sultan II. Abdülhamid geçecek, ne yapıp yap oğlunu mutlaka karşısına çıkar ve O'na dua ettir. Osmanlı Sultanları'nda yedi evliya kuvveti vardır, ola ki şifa bula.
Bu tavsiye, babamın aklına iyice yatmış olacak ki söylenen saatte yolun üzerine çıktık, ümit ile beklemeye başladık. Az sonra yaylı araba göründü, ama bizim O'na yaklaşmamız mümkün değil idi. Izdiham çok fazla idi. Uzakta kalışımıza çok üzüldük. Fayton hizamıza gelince, beklenmedik bir olay yaşandı. Ansızın durdu, içeriden başını uzatan Sultan, bize doğru bakarak seslendi:
-"Efendi! Çocuğu getir, çocuğu!
Şaşırdık. Babam heyecan ile elimden çekerek beni arabanın yanına götürdü, elimden tutup yukarı çıkardılar. Sultan, yanaklarımı okşadı, bir şeyler okuyor gibi idi. Az sonra bana:
-"Beni tanıyor musun, ben kimim? Diye sordu.
Benim dilim tutuktu cevap vermem imkânsızdı. Ama bir şeyler hisseder gibi oldum. Birden dilim çözüldü, cevap verdim.
-"Sen bizim padişahımızsın!"
Babam Allah Allah diyerek feryadı bastı. Beni aşağı indirdiler. Bundan sonra bülbül gibi konuşmaya devam ettim.
İşte evladım, bu olay bir işitme falan değil, bir yaşamadır. Sakın ola ki Osmanlı Sultanları aleyhine konuşmayasın. Onlarda gerçekten yedi evliya derecesi vardı. Dilimin açılmasına sebep, Sultan'ın duasıdır.
26 Ocak 2013 Cumartesi
Organ mafyası (Yer: İstanbul)
Organ mafyası (Yer: İstanbul)
Yaşanmış bir öykü...
Bir genç cumartesi gecesi bir partiye gidiyor.
Çok eğleniyor birkaç bira içiyor
Partiden tanıştığı bir kız ondan çok etkilenmiş görünüyor ve onu başka bir partiye davet ediyor
Hemen kabul ediyor ve diğer partinin gerçekleştiği yerde birkaç bira daha içiyor ve daha sonra anlaşıldığı üzere birileri buna uyuşturucu veriyor (hangi uyuşturucu olduğu bilinmiyor).
Daha sonra bu genç uyandığında içi buzla doldurulmuş bir küvette çırılçıplak olduğunu anlıyor..
Hala içkinin etkisinde olduğunu hissediyor ve etrafına baktığında yalnız olduğunu anlıyor etrafına bakıyor göğsünde rujla yazılmış bir kâğıt olduğunu fark ediyor
Kâğıtta şöyle yazıyor:'112'yi ara yoksa öleceksin!'.
Küvetin yakınında bir telefon görüyor ve hemen 112'yi arıyor
Ama nerede olduğunu ne içtiğini kimlerle olduğunu bilmediğini söylüyor
Operatör hemen ona küvetten çıkmasını ve bir aynanın karşısına geçmesini söylüyor
Genç göğsünde hiçbir anormallik görmüyor ama Operatör sırtına bakmasını söyleyince sırtında 2 tane büyük yarık olduğunu fark ediyor.
Bunun üzerine operatör onun tekrar buz dolu küvete dönmesini ve orada ambulansı beklemesini söylüyor
Hastanede yapılan incelemeden sonra onun 2 Böbreğinin çalınmış olduğu anlaşılıyor Her bir böbrek karaborsada 10.000 Dolar ediyor
( gencin bundan haberi yok tabii ).
Daha sonra anlaşıldığına göre:
2. parti tamamen sahte bu işe karışan insanların çok iyi tıbbi bilgileri var ve verilen uyuşturucu eğlence amacını içermiyor
Şu anda bu genç hastanede onu yaşamda tutan bir alete bağlanmış durumda ve hala dokularına uygun bir böbrek bekliyor
Mafya profesyonellerle çalışıyor
Büyük şehirlerde aktif durumda çok böyle grup olduğu biliniyor
New Orleans New York ve bir söylentiye göre İstanbul ve Ankara'da da faaliyet gösteriyor
Bu mafya çok iyi örgütlenmiş ve finanse edilmiş.
112 bu suçu artık tanıdığından dolayı kişileri hemen aynaya yönlendirerek olayın boyutunu anlamaya çalışıyor
Lütfen bu hikâyeyi tanıdığınız herkese anlatınız..
Bu herkesin başına gelebilir..
Olacak şey değil demeyin..!!! Bilgilerinize...
Okuyun ve tanıdıklarınıza da anlatın..
Yaşanmış bir öykü...
Bir genç cumartesi gecesi bir partiye gidiyor.
Çok eğleniyor birkaç bira içiyor
Partiden tanıştığı bir kız ondan çok etkilenmiş görünüyor ve onu başka bir partiye davet ediyor
Hemen kabul ediyor ve diğer partinin gerçekleştiği yerde birkaç bira daha içiyor ve daha sonra anlaşıldığı üzere birileri buna uyuşturucu veriyor (hangi uyuşturucu olduğu bilinmiyor).
Daha sonra bu genç uyandığında içi buzla doldurulmuş bir küvette çırılçıplak olduğunu anlıyor..
Hala içkinin etkisinde olduğunu hissediyor ve etrafına baktığında yalnız olduğunu anlıyor etrafına bakıyor göğsünde rujla yazılmış bir kâğıt olduğunu fark ediyor
Kâğıtta şöyle yazıyor:'112'yi ara yoksa öleceksin!'.
Küvetin yakınında bir telefon görüyor ve hemen 112'yi arıyor
Ama nerede olduğunu ne içtiğini kimlerle olduğunu bilmediğini söylüyor
Operatör hemen ona küvetten çıkmasını ve bir aynanın karşısına geçmesini söylüyor
Genç göğsünde hiçbir anormallik görmüyor ama Operatör sırtına bakmasını söyleyince sırtında 2 tane büyük yarık olduğunu fark ediyor.
Bunun üzerine operatör onun tekrar buz dolu küvete dönmesini ve orada ambulansı beklemesini söylüyor
Hastanede yapılan incelemeden sonra onun 2 Böbreğinin çalınmış olduğu anlaşılıyor Her bir böbrek karaborsada 10.000 Dolar ediyor
( gencin bundan haberi yok tabii ).
Daha sonra anlaşıldığına göre:
2. parti tamamen sahte bu işe karışan insanların çok iyi tıbbi bilgileri var ve verilen uyuşturucu eğlence amacını içermiyor
Şu anda bu genç hastanede onu yaşamda tutan bir alete bağlanmış durumda ve hala dokularına uygun bir böbrek bekliyor
Mafya profesyonellerle çalışıyor
Büyük şehirlerde aktif durumda çok böyle grup olduğu biliniyor
New Orleans New York ve bir söylentiye göre İstanbul ve Ankara'da da faaliyet gösteriyor
Bu mafya çok iyi örgütlenmiş ve finanse edilmiş.
112 bu suçu artık tanıdığından dolayı kişileri hemen aynaya yönlendirerek olayın boyutunu anlamaya çalışıyor
Lütfen bu hikâyeyi tanıdığınız herkese anlatınız..
Bu herkesin başına gelebilir..
Olacak şey değil demeyin..!!! Bilgilerinize...
Okuyun ve tanıdıklarınıza da anlatın..
19 Ocak 2013 Cumartesi
24 saat
Vücudunuzda 24 saat boyunca neler olduğunu biliyor muydunuz ?
06.00 Kortizon salgılamasıyla organizma uyanıyor. Bu uyanma vücut için kendini yavaşca kalkmaya hazırlama işareti. Metabolizma hareketleniyor, günün işleri için enerji ve protein hizmete hazır oluyor.
07.00 Vücut hâlâ zayıf. Spor yapmaktan kaçının. Kalbe ve dolaşıma gereksiz yüklenirsiniz. Spor yerine kahvaltı edin, sindirim bu saatte mükemmel çalışıyor.
08.00 Libidonun en yüksek olduğu saat. Fazla miktarda hormon salgılanıyor. Sigara tiryakileri için de durum aynı. Kahvaltı sigarası damarları her zamankinden daha fazla çok daraltıyor.
09.00 Vücudun dinç, kuvvetli olduğu saat. Herhangi bir hastalık için iğne olacaksanız bu en doğru zaman. İğnenin ateş ve şişme gibi yan etkileri ender olarak görülüyor, vücut röntgen ışınlarına karşı daha dirençli oluyor.
10.00 Organizmanın kendine gelme, 'ben burdayım' deme saati. Fazla enerjik, vücut en yüksek ısı seviyesinde. Verimliliğimiz de öyle. 'Kısa süre belleği' iyi durumda. Bir önemli ayrıntı: 10.00 ile 12.00 arası enfarktüs olaylarına sık rastlanıyor.
HAZIR CEVAPLIK SAAT
11.00 Vücudun tam formunda olduğu, verimli olmaya programlı bir saat. Kalp ve dolaşım o kadar zinde ki yapılan muayenelerde kalpteki bir bozukluk gözden kaçabilir. Hazır cevaplık tavan yapar, özellikle hesap işleri, matematik ödevleri rahat ve iyi bir şekilde, zorlanmadan çözülür.
12.00 Dinlenme saati. Dikkat azalıyor ve insanı uyku basıyor. Midedeki asit miktarı fazlalaşıp, beyindeki kan akımı azalıyor. Zira kan sindirim organlarını desteklemesi için mide tarafından kullanılıyor.
Öğle uykusu uyuyabilen kişilerde istatistiklere göre enfarktüse %30 oranında az rastlanıyor.
13.00 Vücut formdan düşüyor. Verimlilik gün ortalamasının %20 aşağısına iniyor. Bütün organlar en alt düzeyde çalışıyor, sadece safra öğle yemeğini hazmetme faaliyeti gösteriyor.
14.00 Bitkin oluruz. Çünkü tansiyon ve hormon düzeyi düşüyor. Diş doktorundan korkanlar için en uygun randevu saati. Çünkü bu saatte acı az hissediliyor. Lokal anestezi uzun süre devam ediyor (30 dk.).
HOŞ GELDİN ENERJİ
15.00 Enerji geri geliyor, bellek tam formunda. İkinci verimlilik dönemi başlıyor ama sabahkinden az.
16.00 Spor için en iyi saat. Tansiyon ve dolaşım çok iyi durumda.
17.00 Organların faaliyeti üst düzeye çıkıyor. Kuvvet artıyor, oksijen harcanıyor, böbrekler ve mesane çok çalışıyor. Tırnaklar ve saçın en çabuk uzadığı zaman. Midedeki asit miktarı fazlalaşıyor. 17.00 'ye doğru mide kanaması geçirme riski artıyor.
18.00 Akşam yemeği için ideal saat. Pankreas bu saatte özellikle aktif.
19.00 Kan basıncı ve nabız tembelleşiyor. Bu nedenle kan basıncı düşüren ilaçlara dikkat, tehlikeli olabiliyorlar. Antidepresanların tesiri de bu saatte daha fazla.
20.00 Karaciğerdeki yağ düzeyi düşüyor ve kirli kan kalbe her zamankinden daha fazla akıyor. Alerjisi olanlar ve astımlılar ilaçlarını bu saatte almalı. Etkisi hemen görülüyor. Antibiyotikler de az dozda alınsa bile etkileri en üst düzeyde oluyor.
YEMEĞİ KESİYORUZ
21.00 Sindirim organlarının günlük görevi sona eriyor. Gelen her şey midede sabaha kadar hazmedilmeden kalıyor ve bu çok tehlikeli. Kalan yemekler bağırsak sahasındaki mukozaya hücum ediyor.
22.00 Vücudun polisi akyuvarlar aktif hale geliyor. Sigara içenler dikkat! Bu saatten sonra vücut nikotin gibi zehirleri çok zor atıyor.
23.00 Organizma gün boyunca aktif faaliyet gösteren stres hormonunun salgılamasını durduruyor. Sakinleşip, rahatlıyoruz.
TATLI RÜYALAR
24.00 Uyurken deri hücreleri durmadan çalışıyor, gündüz olduğundan daha sık bölünüyor. İlk rüya safhası, yarım saat içinde rüya görmeye başlıyoruz.
01.00 Verim en alt düzeyde. Bu saatte çalışanlar hata yapabiliyor, dikkat azalıyor, çünkü vücut kendini uyumaya programlıyor.
02.00 Araba kullananlar dikkat: Görme zayıflıyor, tepkiler yavaşlıyor, kazalar bu saatte çok oluyor.
03.00 Bedenin de ruhun da en karanlık safhası. Melatonin hormonunun salgılanması tembel ve kararsız yapıyor. İntihar edenlerin sayısı fazlalaşıyor.
04.00 Stres hormonundan enerji kazanıyoruz. Enfarktüs krizleri saat 04.00 ile 06.00 arasında çok oluyor; çünkü kan basıncı oldukça yükselip, damarlar geriliyor. Doğum yapma olasılığının en yüksek saati.
05.00 Stres hormonu bizi faaliyete geçiriyor ve gündüz değerinin tam 6 katına çıkıyor. Vücudumuz harekete geçiyor kaybolan enerji yeniden geri geliyor. Gelsin, yeni bir gün başlıyor
Karaciger yaglanmasına son!
KARACİĞER YAĞLANMASI İÇİN BEKLEDİĞİNİZ KÜR: ŞİMDİ BURADA
Çoook kolay bir kür önereceğiz: üç malzemeli. Malzemeler de limon, maydanoz ve lavanta. Herkes kolayca bulabilir. Herkes. Üşenmeye sebep bulamayacak kadar kolay:) 35 günlük bir kür. İsterseniz buzdolabının kapağına iliştirin ki, kürü şahane uygulayın: hergün, hergün, hergün. 35 gün boyunca ve tam ortasında beş gün tatili bile var:)
Önce bu karaciğer neden yağlanıyor birlikte bakalım mı?
Fazla kilolu olma, Tip 2 şeker hastalığı, alkol kullanımı, kortizon kullanımı, yanlış beslenme, yetersiz protein tüketimi, aşırı fosfor tüketimi, genetik olarak yüksek kolestrol, bazı antibiyotiklerin ve klorlu bileşiklerin kullanımı.
Veee işte kürümüz:
İlk olarak ne yapıyoruz?
MAYLİMON - 15 gün boyunca içiyoruz.
15 dal maydanoz (sap, gövde ve yapraklarıyla)
2 yemek kaşığı taze sıkılmış limon suyu
125 ml (büyük çay bardağı) içme suyu blenderda iyice karıştırın. Sabah kahvaltısından 15-20 dakika önce için.
İkinci olarak ne yapıyoruz?
İlk 15 günden sonra tam 5 gün ara veriyoruz.
Üçüncü olarak ne yapıyoruz?
Son 15 gün ise Sabah MAYLİMON + Akşam LAVANTA ÇAYI içiyoruz.
Her sabah yukarıdaki MAYLİMON'a devam.
Her akşam yatmadan 30-45 dakika önce ise aşağıdaki LAVANTA ÇAYI
125 ml (büyük bir çay bardağı veya 250 ml'lik su bardağının yarısı) içme suyunu kaynatıp içine 1 tatlı kaşığı lavanta eklenir. Kısık ateşte toplam 8 dakika kaynatılır. 8 dakika sonunda ocaktan alınır ve ılımaya bırakılır. Süzülür ve içilir.
Bu kür 3-4 ayda bir tekrarlanabilir.
Bu kür önerisi için Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu'nun Tıbbi Bitkiler Rehberi isimli kitabından faydalanılmıştır.
ÖNEMLİ NOT: Herhangi bir rahatsızlık ve/veya hastalıkla ilgili kendi kendinize teşhis koymaya çalışmamanızı, hem teşhis hem de tedavi için mutlaka hekiminize danışmanızı öneririz. Buradaki tüm bilgiler hekiminiz tarafından belirlenen tedavinizi doğal besin ve yöntemlerle destekleme amaçlıdır ve tüm destek amaçlı bilgileri olduğu gibi bu bilgileri de yine hekiminize danışarak uygulamanızı öneririz. Zira kontrolsüz kullanılan her tür ürün, normal şartlar altında faydalı bir ürün olsa bile, tedaviniz kapsamındaki ilaçlarla etkileşime girerek tedavinizi yavaşlatabilir ve/veya olumsuz etkileyebilir, DİKKAT etmenizi öneririz.
Yarın sabah başlayın. 35 gün devam edin. Kıymetli karaciğerinize destek verin, kendinize iyi bakın, iyi hissedin!
Bomba gibi bir haftasonu diliyoruz:)
omega-3 faydaları
Prof Dr Osman Müftüoğlu, beslenme uzmanlarına göre son 100 yılda yaşadığımız en önemli besinsel eksikliği, yani Omega–3 noksanlığını yazdı. Vücudumuzun kendi kendine üretmediği Omega–3 yağlarının dışarıdan besinlerle alınmaları gerek. Vücut için son derece önemli olan bu yağların 15 farklı yararı bulunuyor. Müftüoğlu, tüm bunları ve Omega–3 yağlarının hangi besin maddelerinden alınabileceğini açıkladı.
1- Beyni geliştiriyor.
2- Görmeyi güçlendiriyor.
3- Felç riskini düşürüyor.
4- Kalp krizini engelliyor.
5- Ritim bozukluklarını azaltıyor.
6- Belleği destekliyor.
7- Kilo verdiriyor.
8- Depresyonu önlüyor.
9- Eklemleri yağlıyor.
10- Kansere karşı güçlendiriyor.
11- Kan basıncını dengeliyor.
12- Trigliseridi azaltıyor.
13- İyi kolesterolü yükseltiyor.
14- Kanı inceltiyor.
15- Bağışıklığa iyi geliyor.
1- Beyni geliştiriyor.
2- Görmeyi güçlendiriyor.
3- Felç riskini düşürüyor.
4- Kalp krizini engelliyor.
5- Ritim bozukluklarını azaltıyor.
6- Belleği destekliyor.
7- Kilo verdiriyor.
8- Depresyonu önlüyor.
9- Eklemleri yağlıyor.
10- Kansere karşı güçlendiriyor.
11- Kan basıncını dengeliyor.
12- Trigliseridi azaltıyor.
13- İyi kolesterolü yükseltiyor.
14- Kanı inceltiyor.
15- Bağışıklığa iyi geliyor.
18 Ocak 2013 Cuma
Adınıza kayıtlı kaç hat var?
Adınıza kayıtlı kaç hat var?
ADINA KAYITLI KAÇ HAT VAR ÖĞREN
BTK'nın yeni hizmeti ile adınıza kayıtlı hat olup olmadığını öğrenebilirsiniz. 14.01.2013 11:33
Bilgi Teknoloji Kurumu’ndan önemli bir hizmet daha…
BTK son yıllarda vatandaştan izinsiz, vatandaşın adına açılan hatlarla ilgili bir çalışma başlattı. Bu çalışmaya göre, sizden izinsiz olarak, kimlik bilgilerini kullanarak adınıza hat açılıp açılmadığını öğrenebileceksiniz.
BTK’nın internet sitesinden verdiği hizmet için TC Kimlik Numarası ve size ait cep telefonu numarasının bilinmesi gerekiyor.
Kişilerin bilgileri olmadan kullanılan cep telefonu hatlarının ortadan kaldırılması ve bu alanda yaşanan suiistimallerin önlenmesi amacıyla BTK tarafından daha önce de bazı kararlar alınmıştı. Son olarak Kurul tarafından Eylül ayında alınan kararda, kendi adlarına abonelik sözleşmesi olmadan başkalarının adına açılmış cep telefonu hatlarını kullananlara, bu hatları üzerlerine almaları için 1 yıllık süre tanınmıştı. Buna göre başkalarına ait cep telefonu hatlarını kullananların, 1 Ekim 2013 tarihine kadar ilgili GSM işletmecisine başvurup taahhütname imzalayarak, kullandıkları hattı herhangi bir ücret ödemeden üzerlerine alma imkânı bulunuyor.
TIKLA ADINA KAYITLI KAÇ HAT VAR ÖĞREN
https://hat-sorgulama.btk.gov.tr/
ADINA KAYITLI KAÇ HAT VAR ÖĞREN
BTK'nın yeni hizmeti ile adınıza kayıtlı hat olup olmadığını öğrenebilirsiniz. 14.01.2013 11:33
Bilgi Teknoloji Kurumu’ndan önemli bir hizmet daha…
BTK son yıllarda vatandaştan izinsiz, vatandaşın adına açılan hatlarla ilgili bir çalışma başlattı. Bu çalışmaya göre, sizden izinsiz olarak, kimlik bilgilerini kullanarak adınıza hat açılıp açılmadığını öğrenebileceksiniz.
BTK’nın internet sitesinden verdiği hizmet için TC Kimlik Numarası ve size ait cep telefonu numarasının bilinmesi gerekiyor.
Kişilerin bilgileri olmadan kullanılan cep telefonu hatlarının ortadan kaldırılması ve bu alanda yaşanan suiistimallerin önlenmesi amacıyla BTK tarafından daha önce de bazı kararlar alınmıştı. Son olarak Kurul tarafından Eylül ayında alınan kararda, kendi adlarına abonelik sözleşmesi olmadan başkalarının adına açılmış cep telefonu hatlarını kullananlara, bu hatları üzerlerine almaları için 1 yıllık süre tanınmıştı. Buna göre başkalarına ait cep telefonu hatlarını kullananların, 1 Ekim 2013 tarihine kadar ilgili GSM işletmecisine başvurup taahhütname imzalayarak, kullandıkları hattı herhangi bir ücret ödemeden üzerlerine alma imkânı bulunuyor.
TIKLA ADINA KAYITLI KAÇ HAT VAR ÖĞREN
https://hat-sorgulama.btk.gov.tr/
Migren kabusuna son
Migren kabusuna son
Hayat kalitesini düşüren migren ve diğer baş ağrıları, deri altına uygulanan “Nöral Terapi” adı verilen yöntem sayesinde hastaların kabusu olmaktan çıkıyor. 13.01.2013 13:05
Nöral Terapi’nin 1920’lerden bu yana Avrupa’nın yanı sıra Almanya ve Kuzey Amerika ülkelerinde kullanılan bir tedavi yöntemi olduğunu belirten Medicana Konya Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Aysun Akça, Nöral Terapi’nin Türkiye’de son 10-15 yıllık bir süreçte uygulandığını ifade etti. Dr. Akça, “Nöral terapiyle migren ve diğer baş ağrıları artık çekilmek zorunda olan durumlar olmaktan kurtuluyor. Hastalarımızın çoğu bizim yanımıza ‘migrenim var tedavisi yok’ diyerek gelirdi. Artık böyle değil. Nöral terapi sayesinde hastalarımızı yüzde 90-95 oranında kalıcı olarak sağlıklı hale getiriyoruz. Hiçbir atak geçirmeden hastalar gayet güzel bir şekilde sağlıklı olarak yaşantısına devam edebiliyor” diye konuştu.
KISMİ FELÇ DURUMU ORTAYA ÇIKIYOR
Hemiplejik migrenin, migren ağrıları içerisinde çok nadir görülen ve klasik migrenlere göre tedaviye daha dirençli bir çeşit olduğuna dikkat çeken Dr. Akça, “Çok dramatik bir tablo olması nedeniyle hasta ve yakınları tarafından çok tedirginlikle karşılanan bir ağrı. Öncesinde bir vücut yarısında uyuşma, güç kaybı, konuşmada bozulma, bazen görme bozukluğunun da eşlik ettiği yaklaşık bir saat süren kısmi bir felç durumu ortaya çıkıyor. Sonrasında baş ağrısı yaşanmakta. Bu baş ağrısı klasik migren baş ağrısı gibi. Yani yarım zonklayıcı, bulantı, kusma, ışık, koku, ses hassasiyetinin eşlik ettiği ve hastanın günlük yaşamını olumsuz etkileyen bir ağrı çeşidi” dedi.
HER YAŞ GRUBUNA UYGULANABİLİYOR
Nöral Terapi’nin belirgin bir yan etkisinin olmadığını da vurgulayan Dr. Akça, “Uygulamamızı engelleyici belirgin bir hadise yok. Hastanın kullandığımız bir ilaca karşı bir alerjik reaksiyonu varsa bu durumlarda uygulanmayabilir. Ama her yaş grubundan hastaya kolaylıkla 10-15 dakika içerisinde cilt altı enjeksiyonlarıyla uygulanan bir tedavi yöntemidir. Haftalık veya 15 günlük uygulamalarla 3 ile 10 seansta kesin çözüm alıyoruz” şeklinde konuştu. Nöral terapinin bir enjeksiyon tedavisi olduğunu ve bir miktar ağır olabileceğini de sözlerine ekleyen Dr. Akça, uygulamalarda genellikle ince, küçük insülin iğne uçlarının kullanıldığını söyledi.
NÖRAL TERAPİYLE AĞRILARDAN KURTULDU
10 yaşından beri migren hastası olduğunu ifade eden üniversite öğrencisi İlkyaz Güney (19), “Önceleri felçli migren geçiriyordum. Bu durumu aileme söylememiştim. Ağrılarım şiddetlenince rahatsızlığımı ailemle paylaştım. Doktora gittiğimizde çok basit migren olduğunu söylediler. Daha sonra zaten bu ağrılarla yaşamaya alıştım. Ufak tefek migren ilaçları alıp karanlık bir yerde uyuyarak ağrımın geçmesini bekliyordum. Tedaviden önce haftada 3-4 kez normal migren krizi geçiriyordum. Daha sonra felçli migren geçirmeye başladım. Tabi ki bu sosyal hayatımı etkileyen bir durumdu. Çoğunlukla dışarıya çıkmamı engelliyordu. Çünkü ışık, koku çok etkiliyordu beni. Başım ağrıdığı zaman bu tip şeylere karşı refleks gösteriyordum” diye konuştu.
Nöral terapi yöntemiyle birlikte çok olumlu sonuçlar aldığını da anlatan Güney, “İğnelerle kafama uygulanan bir tedavi. Bir aydır bu tedavi uygulanıyor bana. Başta umutsuzdum, tedavinin sonuç vermeyeceğini düşünüyordum. Ama daha sonra çok memnun kaldım. Sınav dönemimde olmama ve hayatımdaki streslere rağmen hiçbir sorun yaşamadım” dedi.
KAYNAK: /İHA
Hayat kalitesini düşüren migren ve diğer baş ağrıları, deri altına uygulanan “Nöral Terapi” adı verilen yöntem sayesinde hastaların kabusu olmaktan çıkıyor. 13.01.2013 13:05
Nöral Terapi’nin 1920’lerden bu yana Avrupa’nın yanı sıra Almanya ve Kuzey Amerika ülkelerinde kullanılan bir tedavi yöntemi olduğunu belirten Medicana Konya Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Aysun Akça, Nöral Terapi’nin Türkiye’de son 10-15 yıllık bir süreçte uygulandığını ifade etti. Dr. Akça, “Nöral terapiyle migren ve diğer baş ağrıları artık çekilmek zorunda olan durumlar olmaktan kurtuluyor. Hastalarımızın çoğu bizim yanımıza ‘migrenim var tedavisi yok’ diyerek gelirdi. Artık böyle değil. Nöral terapi sayesinde hastalarımızı yüzde 90-95 oranında kalıcı olarak sağlıklı hale getiriyoruz. Hiçbir atak geçirmeden hastalar gayet güzel bir şekilde sağlıklı olarak yaşantısına devam edebiliyor” diye konuştu.
KISMİ FELÇ DURUMU ORTAYA ÇIKIYOR
Hemiplejik migrenin, migren ağrıları içerisinde çok nadir görülen ve klasik migrenlere göre tedaviye daha dirençli bir çeşit olduğuna dikkat çeken Dr. Akça, “Çok dramatik bir tablo olması nedeniyle hasta ve yakınları tarafından çok tedirginlikle karşılanan bir ağrı. Öncesinde bir vücut yarısında uyuşma, güç kaybı, konuşmada bozulma, bazen görme bozukluğunun da eşlik ettiği yaklaşık bir saat süren kısmi bir felç durumu ortaya çıkıyor. Sonrasında baş ağrısı yaşanmakta. Bu baş ağrısı klasik migren baş ağrısı gibi. Yani yarım zonklayıcı, bulantı, kusma, ışık, koku, ses hassasiyetinin eşlik ettiği ve hastanın günlük yaşamını olumsuz etkileyen bir ağrı çeşidi” dedi.
HER YAŞ GRUBUNA UYGULANABİLİYOR
Nöral Terapi’nin belirgin bir yan etkisinin olmadığını da vurgulayan Dr. Akça, “Uygulamamızı engelleyici belirgin bir hadise yok. Hastanın kullandığımız bir ilaca karşı bir alerjik reaksiyonu varsa bu durumlarda uygulanmayabilir. Ama her yaş grubundan hastaya kolaylıkla 10-15 dakika içerisinde cilt altı enjeksiyonlarıyla uygulanan bir tedavi yöntemidir. Haftalık veya 15 günlük uygulamalarla 3 ile 10 seansta kesin çözüm alıyoruz” şeklinde konuştu. Nöral terapinin bir enjeksiyon tedavisi olduğunu ve bir miktar ağır olabileceğini de sözlerine ekleyen Dr. Akça, uygulamalarda genellikle ince, küçük insülin iğne uçlarının kullanıldığını söyledi.
NÖRAL TERAPİYLE AĞRILARDAN KURTULDU
10 yaşından beri migren hastası olduğunu ifade eden üniversite öğrencisi İlkyaz Güney (19), “Önceleri felçli migren geçiriyordum. Bu durumu aileme söylememiştim. Ağrılarım şiddetlenince rahatsızlığımı ailemle paylaştım. Doktora gittiğimizde çok basit migren olduğunu söylediler. Daha sonra zaten bu ağrılarla yaşamaya alıştım. Ufak tefek migren ilaçları alıp karanlık bir yerde uyuyarak ağrımın geçmesini bekliyordum. Tedaviden önce haftada 3-4 kez normal migren krizi geçiriyordum. Daha sonra felçli migren geçirmeye başladım. Tabi ki bu sosyal hayatımı etkileyen bir durumdu. Çoğunlukla dışarıya çıkmamı engelliyordu. Çünkü ışık, koku çok etkiliyordu beni. Başım ağrıdığı zaman bu tip şeylere karşı refleks gösteriyordum” diye konuştu.
Nöral terapi yöntemiyle birlikte çok olumlu sonuçlar aldığını da anlatan Güney, “İğnelerle kafama uygulanan bir tedavi. Bir aydır bu tedavi uygulanıyor bana. Başta umutsuzdum, tedavinin sonuç vermeyeceğini düşünüyordum. Ama daha sonra çok memnun kaldım. Sınav dönemimde olmama ve hayatımdaki streslere rağmen hiçbir sorun yaşamadım” dedi.
KAYNAK: /İHA
17 Ocak 2013 Perşembe
Kolanın zararları...
Kolanın zararları
Beyin
Kola ,beynin dopamin salgılamasını artırıyor.Bu da kokain kullanmakla benzer etkilere yol açıyor.Aynı zamanda kola depresyona sebep oluyor ve uzun vadede beyin fonksiyonlarına zarar veriyor.
Kolanın zararları
KALP
Kolanın içinde bol miktarda bulunan mısır şurubu sadece diyabete yol açmıyor.Aynı zamanda kalp krizi riskinide yükseltiyor.
Kolanın zararları
DİŞLER
Kolanın içindeki asit dişleri çürütüyor ve ağız kokusuna sebeb oluyor.
Kolanın zararları
MİDE
Asit miktarı midenin kendi enzimlerini salgılamasını önlüyor.Bu durum gastrit,ülser ve mide delinmesine kadar gidebiliyor.
Kolanın zararları
AKCİĞER
Kola ve gazlı içeceklerde bulunan sodyum benzoat astıma
davetiye çıkaran bir numaralı madde.Bu madde aynı zamanda egzama oluşumunu da
tetikliyor.
Kolanın zararları
BÖBREK
Kolanın içindeki bol miktarda fosforik asit böbrek taşı
yapıyor ve böbrek yetmezliğine neden oluyor.
Kolanın zararları
KARACİĞER
Kola içtikten 20 dakika içinde vücutta olması gerekenden 7
kat fazla insülin salgılanıyor.Kolanın içindeki diğer maddeler insanın şeker
komasına girmesini engelliyor ama diyabet kaçınılmaz hale geliyor.
Kolanın zararları
BAĞIRSAK
Mide ile aynı etkiyi oluşturuyor.Bağırsak iltihabı ve kolon
kanseri riski çok yükseliyor.
Kolanın zararları
KEMİKLER
Koladaki fosfat miktarı o kadar yüksek ki düzenli olarak
kola içen birisinin ilerleyen yaşlarda kemik erimesine yakalanmaması adeta
mucize olur.
Kolanın zararları
ÜREME
Kutu ve plastik şişelerin içinde bisefanol A maddesi
bulunuyor.Bu madde östrejon hormonlarını harekete geçiriyor.Erkeklerde sperm
sayısını azaltırken,kadınlarda meme kanseri riskini yükseltiyor.
16 Ocak 2013 Çarşamba
İslam Üstündür: Müslümana Zulüm Namaz Düşmanlığı
Paris’te Öldürülen Üç PKK’lının Cenazeleri, Türkiye’ye Getirildi.
Cenaze Törenleri Bugün Yapılıyor.Türkiye’ye Yönelik Suçları Sebebi İle Kaçak Yaşayan Üç Kişi Değil De, Üç Kahraman İmişler Gibi, Hava Estiriliyor..
Aileleri, Cenazelerin Türkiye’de Toprağa Verilmesini İstemişler, Bu Tabii Ki Güzel Bir Davranış. “Elin Yabancısının Toprağı, Bize Mezar İçin Bile Lazım Değil” Anlayışını, Kutlamaktan Başka Ne Diyebiliriz?
Dilerim Ki, “Sadece Öldüğümüzde Mezarları Değil, Hayatta İken De Onların Hiçbir Şeyi Bize Lazım Değil” Anlayışına Ulaşırlar..
Dış Güçlerin Kendilerine Açtıkları Kucağın Yalan Olduğunu Anlarlar..
O Devletlerin, Menfaatleri İçin Kendilerine Kucak Açıp, Sonra Da Paris’in Ortasında, Öldürülmelerine Seyirci Kaldığını Görür, Bundan Ders Çıkarırlar..
Bu, Olayın Bir Yönü..Bir De, Türkiye’deki Cenaze Törenlerinde Hedeflenen Şaşalı Görüntülerin Bize Gösterdiği Gerçekler Var.Bahsettiğimiz Üç Bayan, Herkes Tarafından Kabul Edildiği Üzere, Terör Örgütü PKK’nın Mensupları.
Hatta Birisi Kurucusu.Diğeri, İki Yıl Dağda Kalıp, Örgütün Eylemlerine Katılmış.Üçüncüsü İse, En Hafif Anlatımı İle, PKK’lıların Yurtdışındaki Faaliyetlerini Kolaylaştırmakla Görevli Bir Örgüt Mensubu..
Yani Sizin Anlayacağınız, Hayatta Olsalardı, Türkiye’ye Geldikleri An, Cezaevine Konulacak Olanlar, Adeta “Kahraman” Gibi Takdim Edilip, Büyük Cenaze Törenleri İle, Toprağa Veriliyorlar..
İşte Bu Noktada, Benim İsyanım Başlıyor..Lütfen BDP’liler, Artık Bize “Kürtler Eziliyor. Kürtlere Zulmediliyor. Kürtler Yok Ediliyor” Demesinler.Eski Yıllarda Bazı Yanlışlar Olmuştur.. Bunu Kimsenin İnkar Ettiği Yok.Ama Bugün Gelinen Noktada, Kimin Ezildiği, Kimin Mazlum Olduğunu Görmek İçin, Somut Çok Örnekler Var, Önümüzde..
Buyrun, Kimsenin Gık Diyemeyeceği Bir Müşahhas Örneği, Önünüze Koyayım.Sen-Ben Kavgası İçin Değil. Dillendirilmeyen Gerçeklerin Açığa Çıkması İçin. Ezilenlerin Kimler Olduğunu, Net Olarak Görmek İçin. Küçük Bir Kıyas Yapacağım.
Kıyaslayacağım Taraflardan Birisi, Rahmetli Cafer Erçakmak Olacak. (Bu Kıyas Sebebi İle, Ailesinden Peşinen Helallik İstiyorum. Çünkü Onun Suçlu Olduğu Şeklindeki İsnatlar, Tamamen Tek Yanlı, Afaki İddialardı.. Erçakmak İle Kıyaslayacağım Kişilerin Suçları İse, Genelde Herkes Tarafından Genel Kabul Gören Bir Kesinlik Arzediyor. Bu Açıdan, Kıyaslamamdan Dolayı, Şimdiden Özür Diliyorum.)
“Durduğumuz Nokta”Nın İyi Yorumlanması İçin, Bu Kıyası Yapmak Zorundayım.Cafer Erçakmak, 2 Temmuz 1993’te Madımak Otelinde Çıkan Yangından Sorumlu Gösterilmişti.. Hayatında İkinci Bir Adli Olayı Yoktu.
O Olayda Da, Elinde Bir Silah Veya Ölüme Sebebiyet Verici Bir Ateşli Alet Olduğuna Dair Tek Bir İsnat, Kendisine Yöneltilmemişti..Tek İddia, Madımak Oteli Önünde Toplanan Kalabalığı, Aziz Nesin’e Yönelik Tepki Vermesi İçin Tahrik Ettiği İsnadından İbaretti.
Sadece Bu Tek İsnat Bile, Cafer Erçakmak’ın Hayatını Kararttı. Ölümüne Kadar Gurbette Yaşadı.. Ailesinden Uzak Kaldı.. Yıllarca Kimse Onun İzini Bulamadı.Hatta, “Yurtdışına Kaçtı” Denildi..Bu Kapsamda, “Fransa’da Yaşadığı” İleri Sürüldü..Ve Gün Geldi, Cafer Erçakmak Vefat Etti.
Onun Da Cenazesi, Büyük İhtimalle Fransa’dan Getirildi. Sessiz Sedasız, Ailesi Tarafından Toprağa Verildi.Şatafatlı Bir Cenaze Töreni.. Büyük Katılımlı Bir Gösteri.. “O Bizim Kahramanımızdır” Diye Bir Söylem..Hiçbiri Olmadı.. Teşebbüs Bile Edilemedi.Bu Somut Gerçek, Bu Ülkede Kimlerin Hala Zulüm Yaşadığını Göstermiyor Mu?
Gerçek Mazlumlar, Cenazelerini Bile, Sessiz Sedasız Toprağa Veriyorlar..Ama, “Eziliyoruz. Zulmediliyoruz. Yok Edilmek İsteniyoruz” Diyenler, Eline Silah Almış Teröristlerini, “Kahramanlar” Diye Takdim Ederek Toprağa Veriyorlar..
Buyrun Söyleyin, Bu Ülkede Kimler Gerçek Mazlum?Gerçek Zulüm, Kime Yapılıyor?..Ölüsünü Bile, Sessizce Toprağa Verecek Kadar Zulmü Ensesinde Hissedenler Kimler?..Söyleyin BDP Eksenli Siyasetçiler..
BDP Üst Yönetimine Yerleşip, Müslüman Kürtlerin Oylarını Devşiren, Alevi Yöneticiler.. Söyleyin De Bilelim, Bu Ülkenin Gerçek Mazlumları Kimler? Dindarlar (İçlerinde Kürt-Türk Hepsi Var) Mı? Yoksa Kürtlerin İçinde Azınlıkta Da Kalsalar, Bir Kısım PKK Destekçileri Mi?
Cenaze Törenleri Bugün Yapılıyor.Türkiye’ye Yönelik Suçları Sebebi İle Kaçak Yaşayan Üç Kişi Değil De, Üç Kahraman İmişler Gibi, Hava Estiriliyor..
Aileleri, Cenazelerin Türkiye’de Toprağa Verilmesini İstemişler, Bu Tabii Ki Güzel Bir Davranış. “Elin Yabancısının Toprağı, Bize Mezar İçin Bile Lazım Değil” Anlayışını, Kutlamaktan Başka Ne Diyebiliriz?
Dilerim Ki, “Sadece Öldüğümüzde Mezarları Değil, Hayatta İken De Onların Hiçbir Şeyi Bize Lazım Değil” Anlayışına Ulaşırlar..
Dış Güçlerin Kendilerine Açtıkları Kucağın Yalan Olduğunu Anlarlar..
O Devletlerin, Menfaatleri İçin Kendilerine Kucak Açıp, Sonra Da Paris’in Ortasında, Öldürülmelerine Seyirci Kaldığını Görür, Bundan Ders Çıkarırlar..
Bu, Olayın Bir Yönü..Bir De, Türkiye’deki Cenaze Törenlerinde Hedeflenen Şaşalı Görüntülerin Bize Gösterdiği Gerçekler Var.Bahsettiğimiz Üç Bayan, Herkes Tarafından Kabul Edildiği Üzere, Terör Örgütü PKK’nın Mensupları.
Hatta Birisi Kurucusu.Diğeri, İki Yıl Dağda Kalıp, Örgütün Eylemlerine Katılmış.Üçüncüsü İse, En Hafif Anlatımı İle, PKK’lıların Yurtdışındaki Faaliyetlerini Kolaylaştırmakla Görevli Bir Örgüt Mensubu..
Yani Sizin Anlayacağınız, Hayatta Olsalardı, Türkiye’ye Geldikleri An, Cezaevine Konulacak Olanlar, Adeta “Kahraman” Gibi Takdim Edilip, Büyük Cenaze Törenleri İle, Toprağa Veriliyorlar..
İşte Bu Noktada, Benim İsyanım Başlıyor..Lütfen BDP’liler, Artık Bize “Kürtler Eziliyor. Kürtlere Zulmediliyor. Kürtler Yok Ediliyor” Demesinler.Eski Yıllarda Bazı Yanlışlar Olmuştur.. Bunu Kimsenin İnkar Ettiği Yok.Ama Bugün Gelinen Noktada, Kimin Ezildiği, Kimin Mazlum Olduğunu Görmek İçin, Somut Çok Örnekler Var, Önümüzde..
Buyrun, Kimsenin Gık Diyemeyeceği Bir Müşahhas Örneği, Önünüze Koyayım.Sen-Ben Kavgası İçin Değil. Dillendirilmeyen Gerçeklerin Açığa Çıkması İçin. Ezilenlerin Kimler Olduğunu, Net Olarak Görmek İçin. Küçük Bir Kıyas Yapacağım.
Kıyaslayacağım Taraflardan Birisi, Rahmetli Cafer Erçakmak Olacak. (Bu Kıyas Sebebi İle, Ailesinden Peşinen Helallik İstiyorum. Çünkü Onun Suçlu Olduğu Şeklindeki İsnatlar, Tamamen Tek Yanlı, Afaki İddialardı.. Erçakmak İle Kıyaslayacağım Kişilerin Suçları İse, Genelde Herkes Tarafından Genel Kabul Gören Bir Kesinlik Arzediyor. Bu Açıdan, Kıyaslamamdan Dolayı, Şimdiden Özür Diliyorum.)
“Durduğumuz Nokta”Nın İyi Yorumlanması İçin, Bu Kıyası Yapmak Zorundayım.Cafer Erçakmak, 2 Temmuz 1993’te Madımak Otelinde Çıkan Yangından Sorumlu Gösterilmişti.. Hayatında İkinci Bir Adli Olayı Yoktu.
O Olayda Da, Elinde Bir Silah Veya Ölüme Sebebiyet Verici Bir Ateşli Alet Olduğuna Dair Tek Bir İsnat, Kendisine Yöneltilmemişti..Tek İddia, Madımak Oteli Önünde Toplanan Kalabalığı, Aziz Nesin’e Yönelik Tepki Vermesi İçin Tahrik Ettiği İsnadından İbaretti.
Sadece Bu Tek İsnat Bile, Cafer Erçakmak’ın Hayatını Kararttı. Ölümüne Kadar Gurbette Yaşadı.. Ailesinden Uzak Kaldı.. Yıllarca Kimse Onun İzini Bulamadı.Hatta, “Yurtdışına Kaçtı” Denildi..Bu Kapsamda, “Fransa’da Yaşadığı” İleri Sürüldü..Ve Gün Geldi, Cafer Erçakmak Vefat Etti.
Onun Da Cenazesi, Büyük İhtimalle Fransa’dan Getirildi. Sessiz Sedasız, Ailesi Tarafından Toprağa Verildi.Şatafatlı Bir Cenaze Töreni.. Büyük Katılımlı Bir Gösteri.. “O Bizim Kahramanımızdır” Diye Bir Söylem..Hiçbiri Olmadı.. Teşebbüs Bile Edilemedi.Bu Somut Gerçek, Bu Ülkede Kimlerin Hala Zulüm Yaşadığını Göstermiyor Mu?
Gerçek Mazlumlar, Cenazelerini Bile, Sessiz Sedasız Toprağa Veriyorlar..Ama, “Eziliyoruz. Zulmediliyoruz. Yok Edilmek İsteniyoruz” Diyenler, Eline Silah Almış Teröristlerini, “Kahramanlar” Diye Takdim Ederek Toprağa Veriyorlar..
Buyrun Söyleyin, Bu Ülkede Kimler Gerçek Mazlum?Gerçek Zulüm, Kime Yapılıyor?..Ölüsünü Bile, Sessizce Toprağa Verecek Kadar Zulmü Ensesinde Hissedenler Kimler?..Söyleyin BDP Eksenli Siyasetçiler..
BDP Üst Yönetimine Yerleşip, Müslüman Kürtlerin Oylarını Devşiren, Alevi Yöneticiler.. Söyleyin De Bilelim, Bu Ülkenin Gerçek Mazlumları Kimler? Dindarlar (İçlerinde Kürt-Türk Hepsi Var) Mı? Yoksa Kürtlerin İçinde Azınlıkta Da Kalsalar, Bir Kısım PKK Destekçileri Mi?
Ahtapotların anneliği hiçbir canlının anneliğine benzemez.
Ahtapotların anneliği hiçbir canlının anneliğine benzemez.
Dişi bir Ahtapot bir oyuk bularak oraya yerleşir.
Yumurtlamaya başlar ve yumurtlama işlemi bittikten sonra kuluçkaya yatar.
Her ne pahasına olursa olsun yuvasını terk etmez yavrular yumurtadan çıkmadan açlığa dayanamazsa birkaç kolunu yer ve
bu şekilde tüm yavrular yumurtadan çıkıncaya kadar hayatta kalır ve yumurtaları korur.
Ancak uzun süren kuluçka dönemi onu aç ve bitkin bırakır tüm yavrular yumurtadan çıkınca oda yuvasında can verir.
Bu yüzdendir ki hiçbir dişi ahtapot yavrularının büyüdüğünü göremez.
Dişi bir Ahtapot bir oyuk bularak oraya yerleşir.
Yumurtlamaya başlar ve yumurtlama işlemi bittikten sonra kuluçkaya yatar.
Her ne pahasına olursa olsun yuvasını terk etmez yavrular yumurtadan çıkmadan açlığa dayanamazsa birkaç kolunu yer ve
bu şekilde tüm yavrular yumurtadan çıkıncaya kadar hayatta kalır ve yumurtaları korur.
Ancak uzun süren kuluçka dönemi onu aç ve bitkin bırakır tüm yavrular yumurtadan çıkınca oda yuvasında can verir.
Bu yüzdendir ki hiçbir dişi ahtapot yavrularının büyüdüğünü göremez.
Serbest radikal nedir ?...
Vücudumuz serbest radikalleri normal işlevsel görevlerini gördüğü sırada oluşabilirler yemekten sonra özellikle,aynı zamanda endüstri (sanayi atıkları),özellikle otomobil egsozlarından çıkan gazlar,güneş ışınları,ozon,kozmik ışınlar,alkol,sigara,virüsler,ağır metaller,stres,çeşitli kimyasallar,vücutta yağ metabolizması sonucunda oluşan fazlalık ürünler,su ve hava serbest radikalleri oluşturan doğal faktörlerdir.
Özelliklede soluduğumuz hava (Oksijen) bir serbest radikal deposudur hatta kaynağıdır diyebiliriz.serbest radikallerden kaçmak imkansız gibi birşey özelliklede bu 50 100 yıl içersinde sonra ne olur ALLAH kerim ne olacağını bilmiyoruz.
Serbest radikaller kendilerine has bir enerjiye sahiplerdir ve vücutta bu enerjiyi hücrelere bırakarak hücrelerin çalışmasını değiştiriyor.Serbest radikaller, kimyevî olarak en uzak elektron rotasında bir elektron kaybetmiştir.farklı zararlar göstermesinin en büyük nedeni bu eskicik(elektron) noksanı kapatabilmek için başka
atomların eskiciklerini(elektronlarını) paylaşmaya çalışmasıdır.
12 Ocak 2013 Cumartesi
Türkiye Köşeyi dönecekmi????
HAYIR YANLIŞ DUYMADINIZ !!!
TÜRKİYEDE 120 TRİLYONLUK (DOLAR) TORYUM BULUNUYOR ve diğer taraftanda, Çin toryum elementini enerjiye çevirecek santraller inşa etmek için 350 milyon dolarlık araştırma başlattı. Başarılı olmaları Türkiye’ye de yarayacak.
Japonya’da Shendai depremi ve ardından Fukuşima Nükleer Santrali’nde gerçekleşen radyoaktif sızıntının ardından tüm dünya elektrik enerjisini hem tehlikesiz hem de daha ucuz yöntemle üretebilmek için yarış başlattı. Birçok ülke 10-20 yıl içerisinde uranyumla çalışan geleneksel nükleer santrallerini kapatarak rüzgar, güneş gibi enerjilere daha fazla ağırlık verme kararı aldı. Nükleerden vazgeçmeyen, ancak tehlikesini bertaraf etmek isteyen ülkelerin alternatifi olaraksa toryum elementi umut oldu. Daha önce ABD, Norveç, Kanada, Japonya ve Hindistan gibi ülkelerin elektrik santrallerinde kullanmak üzere proje ürettikleri Toryum için şimdi de Çin liler dev bir girişim başlattı.
TÜRKİYE'NİN ŞANSI
Vatan'ın haberine göre; Çin’in eski lideri Jiang Zemin’in oğlu Mianheng, Çin Bilim Akdemisi tarafından 350 milyon dolarlık fonla oluşturulan Toryum projesinin başına getirildi. 140 profesörle birlikte radyoaktif toryum elementinin kullanılacağı ucuz nükleer santraller geliştirmek için Şangay Nükleer Araştırma ve Uygulamalı Fizik Enstitüsü ile birlikte çalışacak. Proje kapsamında görevli bilim adamlarının sayısı 2015’te 750’ye çıkacak. Hindistan toryum’la çalışan santraller konusunda dünyada en büyük ilerlemeyi sağlayan ülke. Bunun gerisinde Hintliler’in de çok zengin toryum kaynaklarına sahip olması ve bu elementle elektrik üretmeyi başarmaları durumunda hammadde sıkıntısını tamamen aşacak olmaları yatıyor. Çin’de de ülkenin tüm elektrik ihtiyacını tam 20 bin yıl boyunca karşılamaya yetecek kadar toryum rezervi olduğu iddia ediliyor.
Toryum tabiatta şu anki nükleer santrallerde kullanılan uranyumdan yaklaşık üç kat daha fazla bulunuyor. 2006 verilerine göre dünyada bilinen toplam toryum rezervinin 2.5 milyon ton olduğu sanılıyor. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu verilerine göre bu rezervin yüzde 11’i Türkiye’de bulunuyor. Bu alanda Türkiye, dünyada 4’üncü sırada bulunuyor. Başka bağımsız kaynaklar ise Türkiye’deki toryum rezervinin bundan 3-4 kat daha fazla olduğunu ve Türkiye topraklarındaki toplam toryumun değerinin 120 trilyon dolar olabileceğini tahmin ediyor...
ALINTI
TÜRKİYEDE 120 TRİLYONLUK (DOLAR) TORYUM BULUNUYOR ve diğer taraftanda, Çin toryum elementini enerjiye çevirecek santraller inşa etmek için 350 milyon dolarlık araştırma başlattı. Başarılı olmaları Türkiye’ye de yarayacak.
Japonya’da Shendai depremi ve ardından Fukuşima Nükleer Santrali’nde gerçekleşen radyoaktif sızıntının ardından tüm dünya elektrik enerjisini hem tehlikesiz hem de daha ucuz yöntemle üretebilmek için yarış başlattı. Birçok ülke 10-20 yıl içerisinde uranyumla çalışan geleneksel nükleer santrallerini kapatarak rüzgar, güneş gibi enerjilere daha fazla ağırlık verme kararı aldı. Nükleerden vazgeçmeyen, ancak tehlikesini bertaraf etmek isteyen ülkelerin alternatifi olaraksa toryum elementi umut oldu. Daha önce ABD, Norveç, Kanada, Japonya ve Hindistan gibi ülkelerin elektrik santrallerinde kullanmak üzere proje ürettikleri Toryum için şimdi de Çin liler dev bir girişim başlattı.
TÜRKİYE'NİN ŞANSI
Vatan'ın haberine göre; Çin’in eski lideri Jiang Zemin’in oğlu Mianheng, Çin Bilim Akdemisi tarafından 350 milyon dolarlık fonla oluşturulan Toryum projesinin başına getirildi. 140 profesörle birlikte radyoaktif toryum elementinin kullanılacağı ucuz nükleer santraller geliştirmek için Şangay Nükleer Araştırma ve Uygulamalı Fizik Enstitüsü ile birlikte çalışacak. Proje kapsamında görevli bilim adamlarının sayısı 2015’te 750’ye çıkacak. Hindistan toryum’la çalışan santraller konusunda dünyada en büyük ilerlemeyi sağlayan ülke. Bunun gerisinde Hintliler’in de çok zengin toryum kaynaklarına sahip olması ve bu elementle elektrik üretmeyi başarmaları durumunda hammadde sıkıntısını tamamen aşacak olmaları yatıyor. Çin’de de ülkenin tüm elektrik ihtiyacını tam 20 bin yıl boyunca karşılamaya yetecek kadar toryum rezervi olduğu iddia ediliyor.
Toryum tabiatta şu anki nükleer santrallerde kullanılan uranyumdan yaklaşık üç kat daha fazla bulunuyor. 2006 verilerine göre dünyada bilinen toplam toryum rezervinin 2.5 milyon ton olduğu sanılıyor. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu verilerine göre bu rezervin yüzde 11’i Türkiye’de bulunuyor. Bu alanda Türkiye, dünyada 4’üncü sırada bulunuyor. Başka bağımsız kaynaklar ise Türkiye’deki toryum rezervinin bundan 3-4 kat daha fazla olduğunu ve Türkiye topraklarındaki toplam toryumun değerinin 120 trilyon dolar olabileceğini tahmin ediyor...
ALINTI
11 Ocak 2013 Cuma
Maranki Omega 3
Herkese Selam bu gün 11.01.2012 tarihinde sipariş verdim reklamını da yapayım 2 alana 1 bedava ama kullanıcam ben omega-3 pir'i oldum kullanmaktan eğer ürün sağlam çıkarsa bloggerımda ve bir sürü yerde övücemve tavsiye edicem ama dandik ismini vermicem o markaların onlar gibi çıkarsa kötülemekten hiç çekinmicem maranki omega-3 bakalım şu anda forever living kullanıyorum ama piyasadaki bir çok üründen kat kat iyi ama çoooook pahalı (forever living) onun için bakalım Ahmet marankinin sattığı omega-3 nasıldır sipariş verdim bakalım Şahsen Ahmed marankiyi severim konuşması ve analizleri hoşuma gidiyor güveniyorumda İnşALLAH güvenim boşa çıkmaz.....Gidiş gelişme SONUÇ....:))
15 DAKİKA BEKLETİP PİŞİRİN
15 DAKİKA BEKLETİP PİŞİRİN
Araştırmacılara göre sarımsağın zeytinyağı içinde ezilerek ya da toz halinde kullanılması daha faydalı. Ayrıca sarımsağın soyulur soyulmaz pişirilmesi, bitkinin anti-kanser özelliklerini yok eden bir kimyasal tepkimeye yol açıyor. Bu nedenle sarımsağı soyduktan sonra en az 15 dakika bekleyin, bu süreden sonra pişirin. Kokusundan hoşlanmıyorsanız sarımsak kapsüllerini de kullanabilirsiniz. Fakat uzmanlar tazesini tercih etmenizi öneriyor.
Sarımsağın 5 sağlıklı faydasını sizler için bir araya getirdik.
Akne tedavisine yardımcı olur
Ezilmiş ve kıyılmış sarımsak cilde uygulandığında akne tedavisinde yardımcı olur. Ezilmiş sarımsak, kanı temizleme ve antibiyotik etkisine sahiptir. Akne ilacıyla tedaviye devam ediliyor olsa bile sarımsak bu sürecin hızla sonuçlanmasına yardımcı olur.
Kalp ve damar sağlığı
Sarımsak tüketmek, kalp ve damar sağlığına yardımcı olur. İlk olarak kolesterol oranını azaltır ve aynı zamanda kan basıncını düşürür.
Kan pıhtılaşmasını önleme de yardımcı olur
Sarımsağın temizleyici bir özelliği vardır. Dolayısıyla, çiğ yenildiğinde bu arterler ve damarlar üzerinden temizleyerek kan inceltmesinde yardımcı olur. Bu da kan akışını kolaylaştırır.
Kolesterol düzeyini düşürür
Bildiğiniz gibi LDL ve HDL olmak üzere iki tür kolesterol vardır. LDL sizin için kötü iken, HDL iyidir. LDL artması ya da inmesi ve kalp krizine yol açabilir. Sarımsak sayesinde kolesterol düzeyini azaltabilirsiniz.
Kanseri önler
Sarımsağın bağışıklık sistemine yardımcı, doğal kanserle savaşma özelliği vardır. Kolon kanseri, mide kanseri, pankreas kanseri, prostat kanseri ve meme kanseri gibi kanser türleri önleme kabiliyetine sahiptir. Sarımsak vücut içerisindeki kanserli hücrelerin büyümesini önlemede yardımcı olur.
Araştırmacılara göre sarımsağın zeytinyağı içinde ezilerek ya da toz halinde kullanılması daha faydalı. Ayrıca sarımsağın soyulur soyulmaz pişirilmesi, bitkinin anti-kanser özelliklerini yok eden bir kimyasal tepkimeye yol açıyor. Bu nedenle sarımsağı soyduktan sonra en az 15 dakika bekleyin, bu süreden sonra pişirin. Kokusundan hoşlanmıyorsanız sarımsak kapsüllerini de kullanabilirsiniz. Fakat uzmanlar tazesini tercih etmenizi öneriyor.
Sarımsağın 5 sağlıklı faydasını sizler için bir araya getirdik.
Akne tedavisine yardımcı olur
Ezilmiş ve kıyılmış sarımsak cilde uygulandığında akne tedavisinde yardımcı olur. Ezilmiş sarımsak, kanı temizleme ve antibiyotik etkisine sahiptir. Akne ilacıyla tedaviye devam ediliyor olsa bile sarımsak bu sürecin hızla sonuçlanmasına yardımcı olur.
Kalp ve damar sağlığı
Sarımsak tüketmek, kalp ve damar sağlığına yardımcı olur. İlk olarak kolesterol oranını azaltır ve aynı zamanda kan basıncını düşürür.
Kan pıhtılaşmasını önleme de yardımcı olur
Sarımsağın temizleyici bir özelliği vardır. Dolayısıyla, çiğ yenildiğinde bu arterler ve damarlar üzerinden temizleyerek kan inceltmesinde yardımcı olur. Bu da kan akışını kolaylaştırır.
Kolesterol düzeyini düşürür
Bildiğiniz gibi LDL ve HDL olmak üzere iki tür kolesterol vardır. LDL sizin için kötü iken, HDL iyidir. LDL artması ya da inmesi ve kalp krizine yol açabilir. Sarımsak sayesinde kolesterol düzeyini azaltabilirsiniz.
Kanseri önler
Sarımsağın bağışıklık sistemine yardımcı, doğal kanserle savaşma özelliği vardır. Kolon kanseri, mide kanseri, pankreas kanseri, prostat kanseri ve meme kanseri gibi kanser türleri önleme kabiliyetine sahiptir. Sarımsak vücut içerisindeki kanserli hücrelerin büyümesini önlemede yardımcı olur.
10 Ocak 2013 Perşembe
Şalgam suyunun faydaları:
Şalgam suyunun faydaları:
Bağışıklık sistemini güçlendirmek ve grip hastalığına yakalanmayı önlemek için birebirdir.
Kabızlığı önlemenin yolu aç karna içeceğiniz bir bardak şalgam suyudur. Bağırsaklara faydalıdır.
Kilo vermek ve bağırsakları boşaltmak için çok etkilidir. yardımcıdır.
Antioksidan özelliği vardır.
Şeker hastalarının rahatlıkla tüketebileceği bir besin-içecektir.
Kolesterol problemi için çok faydalıdır. Hem bitkisi, hem de suyu bolca tüketilmelidir.
Anne sütünü arttırıcı özelliği vardır.
İştahı açıcıdır.
Sindirimi kolaylaştırır.
B grubu vitaminleri, fosfor, kalsiyum, potasyum içeriği sayesinde, stresi önleyen besinler arasındadır. Sinirleri yatıştır.
Mide ve karaciğer için faydalıdır.
Kemikleri ve dişleri kuvvetlendirmek için birebirdir.
100 gramı yaklaşık 20 kalori enerji verir.
Kalp, damar ve göz sağlığı için faydalıdır.
Böbrek kumu ve taşının düşmesine yardımcı olur, idrar söktürücüdür.
Apse, dolama, kan çıbanı, donma, ergenlik sivilcelerinde tedavi edici etkisi vardır.
Egzamaya iyi gelir.
Boğaz iltihabına iyi gelir.
Yaprakları da kalsiyum demir, bakır ve iyot içerdiği için kansızlık tedavisinde faydalıdır.
Bağışıklık sistemini güçlendirmek ve grip hastalığına yakalanmayı önlemek için birebirdir.
Kabızlığı önlemenin yolu aç karna içeceğiniz bir bardak şalgam suyudur. Bağırsaklara faydalıdır.
Kilo vermek ve bağırsakları boşaltmak için çok etkilidir. yardımcıdır.
Antioksidan özelliği vardır.
Şeker hastalarının rahatlıkla tüketebileceği bir besin-içecektir.
Kolesterol problemi için çok faydalıdır. Hem bitkisi, hem de suyu bolca tüketilmelidir.
Anne sütünü arttırıcı özelliği vardır.
İştahı açıcıdır.
Sindirimi kolaylaştırır.
B grubu vitaminleri, fosfor, kalsiyum, potasyum içeriği sayesinde, stresi önleyen besinler arasındadır. Sinirleri yatıştır.
Mide ve karaciğer için faydalıdır.
Kemikleri ve dişleri kuvvetlendirmek için birebirdir.
100 gramı yaklaşık 20 kalori enerji verir.
Kalp, damar ve göz sağlığı için faydalıdır.
Böbrek kumu ve taşının düşmesine yardımcı olur, idrar söktürücüdür.
Apse, dolama, kan çıbanı, donma, ergenlik sivilcelerinde tedavi edici etkisi vardır.
Egzamaya iyi gelir.
Boğaz iltihabına iyi gelir.
Yaprakları da kalsiyum demir, bakır ve iyot içerdiği için kansızlık tedavisinde faydalıdır.
9 Ocak 2013 Çarşamba
ceviz
Cevizdeki yüksek orandaki omega-3 yağ asitleri kalp hastalıklarını, inmeyi, diyabeti, yüksek kan basıncını ve klinik depresyonu azaltıyor.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Ziraat Fakültesi öğretim üyeleri Yard. Doç. Dr. Mehmet Sütyemez ve Yard. Doç. Dr. Muharrem Ergun'un hazırladığı raporda, cevizin insan sağlığına faydaları anlatıldı. Çalışmaya göre ceviz yemek için 9 sebep şöyle sıralandı:
1. Cevizdeki yüksek orandaki omega-3 yağ asitleri kalp hastalıklarını, inmeyi, diyabeti, yüksek kan basıncını ve klinik depresyonu azaltıyor. Ceviz tüketimi kandaki kolesterol seviyesini düşürüyor, kalp atışlarında düzensizliği önlüyor.
2. Ceviz kanserden korunma sağlıyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
3. Ceviz, damarlarda daha az pıhtılaşma özelliği olan kan tipinin üretimine ve iyi kolesterol oranının kötü kolesterol oranına göre artmasına yardım ediyor.
4. Cevizdeki L-Arginin kan damarlarının iç tarafının pürüzsüz ve düzgün olmasını sağlayarak kan-damar sisteminin rahatlamasını sağlıyor. Cevizdeki yağ asitlerinin kalp hastalıklarını önleme etkileri var.
5. Ceviz, kavrama ve anlamayı geliştiriyor. Asya'da ceviz hâlâ beyin gıdası olarak kabul ediliyor, bu ülkelerde öğrenciler, sınavlardan önce ceviz yiyerek notlarını yükseltebileceklerine inanıyor.
6. Omega-3 yağ oranı düşük çocuklarda daha yüksek hiperaktif olma özelliği, daha fazla öğrenim ve davranış bozuklukları, daha fazla huysuzluk ve uyku düzensizlikleri gözlemleniyor. Ceviz, bu sorunları önleyen omega-3 bakımından çok zengin.
7. Safra taşı oluşumunun önüne geçiyor.
8. Cevizdeki melatonin, beyin bezesi tarafından salgılanan melatoninin insan vücudunun kullanıma hazır formunu içeriyor. Melatonin, gece çalışan, zaman farkından uyku düzensizliği çeken kişilerde uyuma rahatsızlıklarını ortadan kaldırabiliyor.
9. Cevizin, antioksidan özelliği dolayısıyla kardiyovasküler ve sinir sistemine zarar veren parkinson ve alzheimer gibi hastalıkların gelişimini erteleyebiliyor. Ceviz, manganez ve bakır içeriyor.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Ziraat Fakültesi öğretim üyeleri Yard. Doç. Dr. Mehmet Sütyemez ve Yard. Doç. Dr. Muharrem Ergun'un hazırladığı raporda, cevizin insan sağlığına faydaları anlatıldı. Çalışmaya göre ceviz yemek için 9 sebep şöyle sıralandı:
1. Cevizdeki yüksek orandaki omega-3 yağ asitleri kalp hastalıklarını, inmeyi, diyabeti, yüksek kan basıncını ve klinik depresyonu azaltıyor. Ceviz tüketimi kandaki kolesterol seviyesini düşürüyor, kalp atışlarında düzensizliği önlüyor.
2. Ceviz kanserden korunma sağlıyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
3. Ceviz, damarlarda daha az pıhtılaşma özelliği olan kan tipinin üretimine ve iyi kolesterol oranının kötü kolesterol oranına göre artmasına yardım ediyor.
4. Cevizdeki L-Arginin kan damarlarının iç tarafının pürüzsüz ve düzgün olmasını sağlayarak kan-damar sisteminin rahatlamasını sağlıyor. Cevizdeki yağ asitlerinin kalp hastalıklarını önleme etkileri var.
5. Ceviz, kavrama ve anlamayı geliştiriyor. Asya'da ceviz hâlâ beyin gıdası olarak kabul ediliyor, bu ülkelerde öğrenciler, sınavlardan önce ceviz yiyerek notlarını yükseltebileceklerine inanıyor.
6. Omega-3 yağ oranı düşük çocuklarda daha yüksek hiperaktif olma özelliği, daha fazla öğrenim ve davranış bozuklukları, daha fazla huysuzluk ve uyku düzensizlikleri gözlemleniyor. Ceviz, bu sorunları önleyen omega-3 bakımından çok zengin.
7. Safra taşı oluşumunun önüne geçiyor.
8. Cevizdeki melatonin, beyin bezesi tarafından salgılanan melatoninin insan vücudunun kullanıma hazır formunu içeriyor. Melatonin, gece çalışan, zaman farkından uyku düzensizliği çeken kişilerde uyuma rahatsızlıklarını ortadan kaldırabiliyor.
9. Cevizin, antioksidan özelliği dolayısıyla kardiyovasküler ve sinir sistemine zarar veren parkinson ve alzheimer gibi hastalıkların gelişimini erteleyebiliyor. Ceviz, manganez ve bakır içeriyor.
Türk, İngiliz ve İsrail ajanları tarihinin en önemli kapışmalarından birini yaşadılar. MOSSAD ve MI6'nın peşine düştüğü 1900 yıllık el yazması Tevrat, MİT operasyonuyla Başbakan'a ulaştırıldı.
Dinler tarihini değiştirecek bilgiler içeren Tevrat için Adana'da filmleri aratmayacak bir operasyon gerçekleşti.
MİT, tarihi kitabı satanlarla 40 milyona anlaşırken, buluşma yerinde pusuya yatan MOSSAD ve MI6 ajanlarını da müthiş bir manevrayla atlattı.
Bu soluk kesen macerayı Güneş gazetesinden Talat Atilla'nın yazısıyla öğreniyoruz: İşte o olayın arnıtıları...
Bu yazı ilk anda size şaşırtıcı gelebilir. Elbette yazacaklarıma ihtiyatlı yaklaşma hakkınız var ama okurken lütfen beyninizi bloke etmeyin.
Çünkü, uzun olmayan bir zamanda gerçekliğini göreceksiniz.
Tarih: 24 Aralık 2012
Yer: Adana
Türk, İngiliz ve İsrail ajanları yakın tarihlerinin en büyük kapışmalarından birisini yaşadılar.
Bu kapışmadan Türkiye galip çıktı.
Türk güvenlik güçleri, Adana'da 1900 yıllık deri üzerine el yazması 'Tevrat'ı ele geçirdi.
Adana'daki Tevrat operasyonu sonrasında Başbakan Tayyip Erdoğan öyle büyük bir ‘sır'ın sahibi oldu ki, bu sır açıklandığında, İsrail ve Yahudilerin kimyası bozulacağı gibi siyaset ve dinler tarihi de değişecek.
MOSSAD HİLTON OTELİ'NE KAÇTI
Filmlere taş çıkartan operasyon ve sonrasındaki gelişmeler şöyle yaşandı;
1900 yıllık el yazması Tevrat'ın varlığından aynı anda haberdar olan MİT, MOSSAD ve İngiliz Gizli Servisi MI6 Tevrat'ı ele geçirmek için aynı anda düğmeye bastı.
İSRAİL TEVRAT'I İMHA ETMEK İSTEDİ
Tevrat'ı özellikle İsrail istiyor, karşılığında da büyük bir servet öneriyordu.
Tevrat'ta İsrail ve Yahudileri yakından ilgilendiren çok önemli ‘sır'lar vardı.
Bu ‘sır' lardan haberi olan İsrail, deri üzerine el yazması Tevrat'ı alarak kendi aleyhlerine kullanılmasını engellemek için imha etmek istedi, ama bunu beceremedi.
İşi sağlama almak isteyen MİT, Tevrat'ı satacak kişilere 40 milyon teklif edince anlaşma sağlandı.
İNGİLİZLER KOMİSYON İÇİN DEVREYE GİRDİ
Bu pazarlığı öğrenen MOSSAD ve M16 mensupları da buluşma yerinde pusuya yattılar ama MİT elemanları onlara hareket kabiliyeti tanımadan Tevrat'ı ele geçirdi.
Operasyon sırasında MOSSAD ajanları Adana Hilton Oteli'ne kaçarken, M16 üyeleri konsolosluk aracıyla olay yerinden uzaklaşmak zorunda kaldılar. İngilizlerin, Tevrat'ı İsrail'e satmak için uğraştıkları, bu çalışmadan komisyon almayı planladıkları ileri sürüldü.
BAŞBAKAN ERDOĞAN DEVREDE…
Bu müthiş gelişmeler MİT tarafından anı anına Başbakan Erdoğan'a bildirilince, Başbakan, Tevrat'ın gizlice Ankara'ya getirilmesi talimatını verdi.
İbranice el yazması Tevrat'ı incelemeye alan Uzmanlar, 9 metre boyundaki gerçek Tevrat üzerindeki çalışmaları büyük bir güvenlik çemberi içinde sürdürdüler.
Tevrat'ı inceleyecek uzman ekibin oluşmasında da çok titiz davranıldı.
1900 yıllık Tevrat'ın incelenmesinden sonra ortaya çıkan sonuç şok ediciydi. Çünkü, 1900 yıllık Tevrat'la bugün ki Tevrat aynı değildi.
Yani, İsrail'in bugün kullandığı Tevrat'ın tahrif edilmiş Tevrat olduğu ortaya çıktı.
BULUNAN TEVRAT KUR'ANI DOĞRULUYOR
Bilindiği gibi Kur'an, Tevrat'ın kelimelerin ve anlamlarının değiştirilerek tahrifat yapıldığını yazar.
Yahudilerin Tevrat'ta yaptıkları değişiklik, Kur'an-ı Kerim'de şöyle anlatılır:
"Yahudilerin bir kısmı, kelimeleri yerlerinden değiştirirler. Ve dillerini eğip bükerek işittik ve karşı geldik derler…"
Nisa Suresi- 46 Ayet
1900 YILLIK TEVRAT'TA DA BELGELENDİ: HZ. MUHAMMED SON PEYGAMBER
1900 yıllık tahrif edilmemiş Tevrat'ta İsrail oğullarının dini ve siyasi anlayışlarına dayanak yaptığı bazı unsurların doğru olmadığı ortaya çıktı.
Ve hepsinden daha önemlisi, tahrif edilmemiş Tevrat'ta son peygamberin Hz. Muhammed olduğu açıkça vurgulanıyor.
EN GEÇ 1 YIL İÇİNDE AÇIKLANIR
Deprem etkisi yapacak bu gelişmeyi, Dünya'ya anlatmak için uygun bir zamanlama muhakkak bulunacaktır. Bana göre 1 yıla kalmadan açıklanır.
Bu konuda Başbakan Erdoğan'ın dışında hiç kimsenin bir açıklama yapacağını sanmıyorum.
Çünkü, Tevrat'ın Kur'an'da söylendiği gibi tahrif edildiği, son peygamberin Hz. Muhammed olduğunun, 1900 yıllık tarihi bir belge ile ispat edilmesi, dünyada, dini olduğu kadar, siyasi, ticari ve sosyolojik tüm dengeleri de değiştirecektir.
Bu yazımın doğruluğundan hiç şüphem yok ama hükümet, bazı denge ve zamanlama unsurlarından dolayı yazımı şimdilik doğrulamayabilir.
Hatta yazımda sözü geçen bazı güç unsurlarından baskı da gelebilir ama tarihe not bırakmanın lezzetini yaşamak istedim.
Dinler tarihini değiştirecek bilgiler içeren Tevrat için Adana'da filmleri aratmayacak bir operasyon gerçekleşti.
MİT, tarihi kitabı satanlarla 40 milyona anlaşırken, buluşma yerinde pusuya yatan MOSSAD ve MI6 ajanlarını da müthiş bir manevrayla atlattı.
Bu soluk kesen macerayı Güneş gazetesinden Talat Atilla'nın yazısıyla öğreniyoruz: İşte o olayın arnıtıları...
Bu yazı ilk anda size şaşırtıcı gelebilir. Elbette yazacaklarıma ihtiyatlı yaklaşma hakkınız var ama okurken lütfen beyninizi bloke etmeyin.
Çünkü, uzun olmayan bir zamanda gerçekliğini göreceksiniz.
Tarih: 24 Aralık 2012
Yer: Adana
Türk, İngiliz ve İsrail ajanları yakın tarihlerinin en büyük kapışmalarından birisini yaşadılar.
Bu kapışmadan Türkiye galip çıktı.
Türk güvenlik güçleri, Adana'da 1900 yıllık deri üzerine el yazması 'Tevrat'ı ele geçirdi.
Adana'daki Tevrat operasyonu sonrasında Başbakan Tayyip Erdoğan öyle büyük bir ‘sır'ın sahibi oldu ki, bu sır açıklandığında, İsrail ve Yahudilerin kimyası bozulacağı gibi siyaset ve dinler tarihi de değişecek.
MOSSAD HİLTON OTELİ'NE KAÇTI
Filmlere taş çıkartan operasyon ve sonrasındaki gelişmeler şöyle yaşandı;
1900 yıllık el yazması Tevrat'ın varlığından aynı anda haberdar olan MİT, MOSSAD ve İngiliz Gizli Servisi MI6 Tevrat'ı ele geçirmek için aynı anda düğmeye bastı.
İSRAİL TEVRAT'I İMHA ETMEK İSTEDİ
Tevrat'ı özellikle İsrail istiyor, karşılığında da büyük bir servet öneriyordu.
Tevrat'ta İsrail ve Yahudileri yakından ilgilendiren çok önemli ‘sır'lar vardı.
Bu ‘sır' lardan haberi olan İsrail, deri üzerine el yazması Tevrat'ı alarak kendi aleyhlerine kullanılmasını engellemek için imha etmek istedi, ama bunu beceremedi.
İşi sağlama almak isteyen MİT, Tevrat'ı satacak kişilere 40 milyon teklif edince anlaşma sağlandı.
İNGİLİZLER KOMİSYON İÇİN DEVREYE GİRDİ
Bu pazarlığı öğrenen MOSSAD ve M16 mensupları da buluşma yerinde pusuya yattılar ama MİT elemanları onlara hareket kabiliyeti tanımadan Tevrat'ı ele geçirdi.
Operasyon sırasında MOSSAD ajanları Adana Hilton Oteli'ne kaçarken, M16 üyeleri konsolosluk aracıyla olay yerinden uzaklaşmak zorunda kaldılar. İngilizlerin, Tevrat'ı İsrail'e satmak için uğraştıkları, bu çalışmadan komisyon almayı planladıkları ileri sürüldü.
BAŞBAKAN ERDOĞAN DEVREDE…
Bu müthiş gelişmeler MİT tarafından anı anına Başbakan Erdoğan'a bildirilince, Başbakan, Tevrat'ın gizlice Ankara'ya getirilmesi talimatını verdi.
İbranice el yazması Tevrat'ı incelemeye alan Uzmanlar, 9 metre boyundaki gerçek Tevrat üzerindeki çalışmaları büyük bir güvenlik çemberi içinde sürdürdüler.
Tevrat'ı inceleyecek uzman ekibin oluşmasında da çok titiz davranıldı.
1900 yıllık Tevrat'ın incelenmesinden sonra ortaya çıkan sonuç şok ediciydi. Çünkü, 1900 yıllık Tevrat'la bugün ki Tevrat aynı değildi.
Yani, İsrail'in bugün kullandığı Tevrat'ın tahrif edilmiş Tevrat olduğu ortaya çıktı.
BULUNAN TEVRAT KUR'ANI DOĞRULUYOR
Bilindiği gibi Kur'an, Tevrat'ın kelimelerin ve anlamlarının değiştirilerek tahrifat yapıldığını yazar.
Yahudilerin Tevrat'ta yaptıkları değişiklik, Kur'an-ı Kerim'de şöyle anlatılır:
"Yahudilerin bir kısmı, kelimeleri yerlerinden değiştirirler. Ve dillerini eğip bükerek işittik ve karşı geldik derler…"
Nisa Suresi- 46 Ayet
1900 YILLIK TEVRAT'TA DA BELGELENDİ: HZ. MUHAMMED SON PEYGAMBER
1900 yıllık tahrif edilmemiş Tevrat'ta İsrail oğullarının dini ve siyasi anlayışlarına dayanak yaptığı bazı unsurların doğru olmadığı ortaya çıktı.
Ve hepsinden daha önemlisi, tahrif edilmemiş Tevrat'ta son peygamberin Hz. Muhammed olduğu açıkça vurgulanıyor.
EN GEÇ 1 YIL İÇİNDE AÇIKLANIR
Deprem etkisi yapacak bu gelişmeyi, Dünya'ya anlatmak için uygun bir zamanlama muhakkak bulunacaktır. Bana göre 1 yıla kalmadan açıklanır.
Bu konuda Başbakan Erdoğan'ın dışında hiç kimsenin bir açıklama yapacağını sanmıyorum.
Çünkü, Tevrat'ın Kur'an'da söylendiği gibi tahrif edildiği, son peygamberin Hz. Muhammed olduğunun, 1900 yıllık tarihi bir belge ile ispat edilmesi, dünyada, dini olduğu kadar, siyasi, ticari ve sosyolojik tüm dengeleri de değiştirecektir.
Bu yazımın doğruluğundan hiç şüphem yok ama hükümet, bazı denge ve zamanlama unsurlarından dolayı yazımı şimdilik doğrulamayabilir.
Hatta yazımda sözü geçen bazı güç unsurlarından baskı da gelebilir ama tarihe not bırakmanın lezzetini yaşamak istedim.
4 Ocak 2013 Cuma
dehşet Test
Testte toplam altı adet şekil yer almaktadır. Gördüğünüz şekillerin her biri, farklı bir kişilik tipine işaret edecek şekilde dizayn edilmiştir.Size en yakın gelen şekli şeçtikten sonra test sonucuna ulaşabilirsiniz.
Aşağıdaki şekillere bakıp size en yakın hissettiğinizi seçin.
TEST SONUÇLARI
ŞEKİL 1 Test Sonucu: Geleneksel-sağduyulu-düşün celi
Kendinizden önce başkalarını düşünürsünüz hep. Modern bakış açısı size oldukça uzak. Annenizin sözüne kulak verir, tecrübenin gücüne inanırsınız. Dingin bir yapınız var. Bir karar vermeden önce derinlemesine düşünürsünüz. Bazen aceleci davranabiliyorsunuz, biraz yavaşlayın. Nazik ve duyarlı yapınız çevreniz tarafından takdir ediliyor, size puan kazandırıyor. Size tavsiyemiz, bu yanlarınızı koruyun.
ŞEKİL 2 Test Sonucu: Doğal-sempatik-canayakın
Kimseye benzemek gibi bir derdiniz yok. Siz sadece ‘siz’e benzersiniz. Herkes tarafından sevilen bir insansınız. Bulunduğunuz ortama neşe getirirsiniz, bu yüzden arkadaş buluşmaları sizsiz olmaz. Dert ortağısınız, sıkıntısı olan size koşar. Önyargıların kurbanı değilsiniz, sizin için gönüller bir olsun, yeter. Bazen sizden hiç beklenmeyen çılgınlıklar yapıyorsunuz, dengeyi koruyun deriz.yapınız çevreniz tarafından takdir ediliyor, size puan kazandırıyor. Size tavsiyemiz, bu yanlarınızı koruyun.
ŞEKİL 3 Test Sonucu: Sıradışı-hayalperest-doğay a düşkün
Hayata bağlısınız, yaşamayı çok seviyorsunuz. Özellikle doğaya, hayvanlara ve bitkilere düşkünsünüz. Eskiye ve geleneklere bağlısınız. Yaşadığınız her şeyin hakkını veriyorsunuz; çünkü size göre hayat dolu dolu yaşanmalı, bir daha buraya gelme şansımız yok ne yazık ki! Parada-pulda gözünüz yok; azıcık aşım, ağrısız başım diyenlerdensiniz. Edebiyata meraklısınız. Detaylar sizin için önemli, mükemmeliyetçi bir yapınız var. Size tavsiyemiz, biraz daha esnek olun.
ŞEKİL 4 Test Sonucu: Enerjik-çılgın-zıpır
Sıradan ve klişe işler asla size göre değil. Sınırların dışında dolaşmayı seviyorsunuz. Enerjinize yetişmek çok zor. Ani çıkışlar yaparsınız. Diliniz de biraz sivri, ne zaman ne diyeceğinizi kestirmek güç. Bulunduğunuz ortama neşe katıyorsunuz. Esprili bir yapınız var, zıpırlık deyince ilk akla gelen kişisiniz. Tüm bunların yanında duygusal ve hassas bir yapınız var. Durup dururken ağlama krizine girebilirsiniz. Orta yolu bulmaya çalışmalısınız.
ŞEKİL 5 Test Sonucu: Cıvıl cıvıl-sosyal-neşeli
Yaşamaktan büyük keyif alıyorsunuz. Yerinde duramayan, fıkır fıkır bir kişiliğiniz var. Kafanıza tokadan başka bir şey takmazsınız. Bir toplulukta hemen arkadaş edinir, sosyal ortamlarda hareketli tavırlarınızla kendinizi belli edersiniz. Sizin yanınızda sıkılmak ne mümkün! Sanata meraklısınız, özellikle görsel sanatlarda yeteneğinizi heba etmeyin deriz. Bir de bize sorarsanız, hayatı ara sıra da olsa ciddiye alın.
ŞEKİL 6 Test Sonucu: Dengeli-kararlı-sofistike
Siz başarmak için yaratılmışsınız. Kafanıza koyduğunuzu yaparsınız. Kimse sizi kararlarınızdan vazgeçiremez. Felsefeye ve bilime meraklısınız. Düşünmeyi ve üretmeyi seviyorsunuz. Planlı programlı çalışır, bugünün işini yarına bırakmazsınız. Denge ve uyum insanısınız. Yalnız hırslı yapınız bazen sizi yorabilir. Bazı durumlarda hayatı akışına bırakmayı öğrenmelisiniz
Aşağıdaki şekillere bakıp size en yakın hissettiğinizi seçin.
TEST SONUÇLARI
ŞEKİL 1 Test Sonucu: Geleneksel-sağduyulu-düşün
Kendinizden önce başkalarını düşünürsünüz hep. Modern bakış açısı size oldukça uzak. Annenizin sözüne kulak verir, tecrübenin gücüne inanırsınız. Dingin bir yapınız var. Bir karar vermeden önce derinlemesine düşünürsünüz. Bazen aceleci davranabiliyorsunuz, biraz yavaşlayın. Nazik ve duyarlı yapınız çevreniz tarafından takdir ediliyor, size puan kazandırıyor. Size tavsiyemiz, bu yanlarınızı koruyun.
ŞEKİL 2 Test Sonucu: Doğal-sempatik-canayakın
Kimseye benzemek gibi bir derdiniz yok. Siz sadece ‘siz’e benzersiniz. Herkes tarafından sevilen bir insansınız. Bulunduğunuz ortama neşe getirirsiniz, bu yüzden arkadaş buluşmaları sizsiz olmaz. Dert ortağısınız, sıkıntısı olan size koşar. Önyargıların kurbanı değilsiniz, sizin için gönüller bir olsun, yeter. Bazen sizden hiç beklenmeyen çılgınlıklar yapıyorsunuz, dengeyi koruyun deriz.yapınız çevreniz tarafından takdir ediliyor, size puan kazandırıyor. Size tavsiyemiz, bu yanlarınızı koruyun.
ŞEKİL 3 Test Sonucu: Sıradışı-hayalperest-doğay
Hayata bağlısınız, yaşamayı çok seviyorsunuz. Özellikle doğaya, hayvanlara ve bitkilere düşkünsünüz. Eskiye ve geleneklere bağlısınız. Yaşadığınız her şeyin hakkını veriyorsunuz; çünkü size göre hayat dolu dolu yaşanmalı, bir daha buraya gelme şansımız yok ne yazık ki! Parada-pulda gözünüz yok; azıcık aşım, ağrısız başım diyenlerdensiniz. Edebiyata meraklısınız. Detaylar sizin için önemli, mükemmeliyetçi bir yapınız var. Size tavsiyemiz, biraz daha esnek olun.
ŞEKİL 4 Test Sonucu: Enerjik-çılgın-zıpır
Sıradan ve klişe işler asla size göre değil. Sınırların dışında dolaşmayı seviyorsunuz. Enerjinize yetişmek çok zor. Ani çıkışlar yaparsınız. Diliniz de biraz sivri, ne zaman ne diyeceğinizi kestirmek güç. Bulunduğunuz ortama neşe katıyorsunuz. Esprili bir yapınız var, zıpırlık deyince ilk akla gelen kişisiniz. Tüm bunların yanında duygusal ve hassas bir yapınız var. Durup dururken ağlama krizine girebilirsiniz. Orta yolu bulmaya çalışmalısınız.
ŞEKİL 5 Test Sonucu: Cıvıl cıvıl-sosyal-neşeli
Yaşamaktan büyük keyif alıyorsunuz. Yerinde duramayan, fıkır fıkır bir kişiliğiniz var. Kafanıza tokadan başka bir şey takmazsınız. Bir toplulukta hemen arkadaş edinir, sosyal ortamlarda hareketli tavırlarınızla kendinizi belli edersiniz. Sizin yanınızda sıkılmak ne mümkün! Sanata meraklısınız, özellikle görsel sanatlarda yeteneğinizi heba etmeyin deriz. Bir de bize sorarsanız, hayatı ara sıra da olsa ciddiye alın.
ŞEKİL 6 Test Sonucu: Dengeli-kararlı-sofistike
Siz başarmak için yaratılmışsınız. Kafanıza koyduğunuzu yaparsınız. Kimse sizi kararlarınızdan vazgeçiremez. Felsefeye ve bilime meraklısınız. Düşünmeyi ve üretmeyi seviyorsunuz. Planlı programlı çalışır, bugünün işini yarına bırakmazsınız. Denge ve uyum insanısınız. Yalnız hırslı yapınız bazen sizi yorabilir. Bazı durumlarda hayatı akışına bırakmayı öğrenmelisiniz
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
BİBERİYE (ROSEMARY) MUCİZESİ (OKUYUN MUTLAKA)
BİBERİYE (ROSEMARY) MUCİZESİ (OKUYUN MUTLAKA) 1. Eşimle evlenmeden, başlayan migren ağrıları için şikâyetçi idi ve cebinde sürekli ağ...
-
Diğer İsimleri : Pirit Taşı , Enayi Altını Sertliği : 6 - 6,50 Özgül Ağırlığı : 4,95 - 5,10 Kimyasal Formülü : FeS Uyuml...
-
BİBERİYE (ROSEMARY) MUCİZESİ (OKUYUN MUTLAKA) 1. Eşimle evlenmeden, başlayan migren ağrıları için şikâyetçi idi ve cebinde sürekli ağ...
-
İSVEÇ İKSİRİ ve FAYDALARI İsveç iksiri 'nin reçetesi, ünlü Isveçli Doktor Samst'ın notları arasında,ölümünden sonra bulunmuştur.Do...