Bu Haberde Şifa Var!
...
5000 Yıldır Orta Asyadan Bu Güne Kadar Kullandığımız Sarımsak ve 63 Çeşit Hastalığa son 50 yıldır Doktorların Yazdığı ve zararı faydasından Çok olduğu ifade edilen Antibiyotik Karşılaştırılıyor!
...
Okuyunuz ve Paylaşınız, unutmayınız ki, Insanların En Halırlısı Insanlara En Çok faydası olandır buyuruyor, peygamberimiz SAV
....
Bu Haberde Şifa Var!
....
Yıllarca Antibiyotik Mucizesiyle mi Kandırıldık?
..
...
Artık tam etkili antibiyotik yok!
Prof. Dr. Öztürk: 'Antibiyotikleri kaybediyoruz. Elimizde etkili çok az antibiyotik kaldı. Tam etkili antibiyotik artık yok' dedi.
Tam Etkili Antibiyotik Yoksa:
"Neden Doktorlar Hâlâ Antibiyotik Yazıyorlar,
Neden Milyarlarca Dolar İlaç Firmalarına Ödeniyor
Neden, Neden, Neden!"
Sağlık Bakanlığı Hastane Enfeksiyonları Bilimsel Danışma Kurulu Üyesi ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep Öztürk, mikroorganizmaların hastalık yapmaya devam ettiğini ancak tedavi edecek tam etkili antibiyotiğin artık kalmadığını söyledi.
Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) tarafından düzenlenen 5. Türkiye EKMUD Kongresi'ne katılan Öztürk, gazetecilere yaptığı açıklamada, antibiyotiklerin hem tıp hem de veterinerlik ve özellikle çiftliklerde tavuklar için büyüme faktörü olarak yaygın şekilde kullanıldığını belirtti.
Bu durumun antibiyotiklere karşı hem toplumdan hem de hastaneden kazanılan enfeksiyonlarda çok ciddi direnç artışına neden olduğunu dile getiren Öztürk, "Antibiyotik ne kadar çok kullanılırsa o kadar çok direnç gelişiyor, antibiyotiğin etkisi azalıyor" dedi.
ANTİBİYOTİKLER GİDEREK ETKİSİNİ KAYBETTİ
Dünya Sağlık Örgütü'nün üye ülkelerdeki antibiyotik kullanımı ve direncine ilişkin verilere dayanarak "Küresel Direnç Felaketi" adıyla bir rapor hazırladığını anlatan Öztürk, antibiyotiklerin etkisini giderek kaybettiğini ve hatta antibiyotiklere karşı oluşan direnç nedeniyle ilaç firmalarının bu konuda Ar-Ge çalışmalarını azalttığını kaydetti.
Artık antibiyotik çağı sonrası bir dönemin başladığına işaret eden Prof. Dr. Öztürk, "Antibiyotikleri kaybediyoruz. Mikroorganizmalar hastalık yapmaya devam ediyor ama elimizde etkili çok az antibiyotik kaldı. Tam etkili antibiyotik artık yok" diye konuştu.
ARTIK BAZI HASTALIKLARI TEDAVİ ETMİYOR
Prof. Dr. Recep Öztürk, antibiyotiklere karşı direnç oluşmasında en önemli etkenin gereksiz yere kullanım olduğuna dikkati çekti. Antibiyotiklere ihtiyaç duyulmayan hastalıklarda da antibiyotik tedavisinin uygulandığını dile getiren Öztürk, çocuklarda boğaz iltihabının yüzde 35'i, erişkinlerde ise yüzde 15'inin antibiyotik tedavisine gereksinim duyduğunu ifade etti.
Zaman zaman hekim antibiyotik yazmasa bile hastanın baskıcı bir tavır üstlendiğini ifade eden Öztürk, antibiyotiklere karşı hem hekimin hem de hastaların bilinçli yaklaşması gerektiğini belirtti.
Öztürk, antibiyotiklerin etkisini yitirmesi nedeniyle bazı hastalıkların tedavi edilemez konuma geldiğini kaydetti. Daha fazla harcama yaparak antibiyotikleri birleştirmek zorunda kaldıklarını ve bu durumun da hastalara zarar verdiğini öne süren Öztürk, gereksiz antibiyotik kullanımını engellemek için toplumun bilinçlendirilmesi ve eczanelerde reçetesiz antibiyotik satışının yapılmaması gerektiğini vurguladı.
Peki Dünya Sağlık Örgütü Ne Diyor?
Antibiyotikler Geleceği Tehdit Ediyor!
Dünya Sağlık Örgütü dikkat çekici bir uyarı yayınladı. Bakterilerde antibiyotiğe karşı direnç artıyor. Bu da küresel çapta insan sağlığına tehdit oluşturuyor.
Dünya Sağlık Örgütü, global çapta yürüttüğü bir araştırmada insan sağlığını yakından ilgilendiren kaygı verici tespitleri paylaştı.
ANTİBİYOTİKLER GELECEĞİ TEHDİT EDİYOR'
Uzmanlar ağır enfeksiyonlara yol açabilen virüslerde antibiyotiğe karşı direncin gittikçe arttığını gözlemledi:
"Bu bir bölgede oluşan bir fenomen değil, fakir ülkelerde ya da gelişmekte olan ülkelerde veyahut zengin ve gelişmiş ülkelerde meydana gelen bir durum değil. Bu dünyanın bütün ülkelerde oluşan bir durum."
Bazı Avrupa ülkeleri antibiyotik kullanımı bağışıklık sistemini zayıflattığı için kısıtlamalar getirdi.
'BAKTERİLERDE ANTİBİYOTİĞE KARŞI DİRENÇ ARTIYOR'
Buna rağmen antibiyotik dünya çapında hala aşırı oranda kullanılıyor.
"Gıda fabrikaları ve hayvansal ürünlerde antibiyotikin kullanılması büyük tehlike. Antibiyotik tüm dünyada uzun yıllardır kullanılıyor. 2001 yılında Avrupa'da sınırlama getirildi."
Dünya Sağlık Örgütü, antibiyotiğin hem doktorlar hem de hastalar tarafından daha sorumlu bir şekilde kullanılması gerektiğinin altını çiziyor.
Bilim adamları bakterilerde antibiyotiğe karşı direncin gittikçe artmasının küresel insan sağlığına tehdit oluşturduğu uyarısında bulundu.
...
Peki Sarımsak Faydalı Demek Suç mu?
- Evet, Suç!
Hatta Sarımsağa Iyi denilirse, bu ülkede ciddi para cezasına çarpıtılırsınız!
Ama antibiyotik zararlı ve faydasız derseniz yine ceza alırsınız!
En iyisi Dünya Sağlık Örgütü Hakkında Suç Duyurusunda Bulunmak Lazım ama Onu da yargılayacak kimse var mı, yok mu takdir insanların!
...
Doğal Antibiyotik "Sarımsak"
“Hani siz, “Ey Musa biz (her zaman kudret helvası, bıldırcın eti) bir yemeği yemeye katlanamayız. Rabbine bizim için dua et de toprağın yetiştirdiği acur, sebze, sarımsak, mercimek ve soğandan versin” demiştiniz.” (Bakara Suresi -Âyet 61)
“Sarımsak yiyiniz, onunla tedavi olunuz. Zira sarımsak yetmiş derde devadır.” (Hadîs-i şerif) buyrulmuştur!
Hem Yüce Kitabımız’da hem de hadîslerde geçen sarımsak, (Allium sativum), soğanlı bir bitkidir. Soğan ve pırasa ile akrabadır. Vatanı Türkistan’dır. (Orta Asya)
Bileşimi: Sarımsak başında %84,09 su, %13,38 organik madde, %1,53 inorganik madde içerir. 100 gr sarımsakta 38 mg kalsiyum, 13,4 mg fosfor, 1,4 mg demir, 0,2 mg, B1 vitamini, 0,8 mg B2 vitamini, 0,6 mg niasin, 9 mg C vitamini vardır. İçeriğinde ayrıca, 40’tan fazla kükürt bileşiği, 17 çeşit aminoasit (bunlara vücut tarafından doğrudan sentezlenmeyip, gıdalarla alınması gereken aminoasitlerin tümü dahildir), germanyum, selenyum, çinko, A, E vitaminleri bulunmaktadır.
Sarımsağın etken maddesi Allin’dir. Allin alındıktan sonra enzimatik olaylarla “Allicin” olarak vücutta değiştirilir. Bu maddenin insan vücudunda oksitleyici etkisi vardır. Sarımsağa özel koku ve lezzeti veren, taşıdığı bu kükürtlü uçucu yağdır. (Allicin) Sarımsak kolera, veba gibi salgın hastalıklarda antiseptik (mikrop öldürücü) olarak kullanılmıştır.
Sıklıkla “sarmısak” olarak da anılan sarımsağın en iyi kaliteye sahip olanı, germanyum ve selenyum bakımından zengin topraklarda yetişir. Türkiye’de sarımsak üretiminin en yoğun yapıldığı yer Kastamonu ilinin Taşköprü ilçesidir. Dünyanın en kaliteli sarımsağı burada yetişir. Raf ömrü uzun, tadı ve kokusu keskindir. Burada yetişen sarımsaklar bir yıl süreyle soğuk hava depolarına ihtiyaç duyulmadan saklanabilmektedir. Adına festivaller düzenlenen ve ‘beyaz altın’ olarak anılan sarımsak, yetişmek için en iyi toprak özelliğini Taşköprü’de bulduğu için oranın sarımsağı bu kadar ünlüdür. Taşköprü sarımsağı; beyaz, iri ve serttir. Yenildiğinde insanın gözünden yaş getirir.
Doktor ve Uzmanların Tavsiyesi Işığında Antibiyotik etkisiyle sarımsağın yararları nelerdir?
Sarımsak, bazı tıp doktorlarına göre tek kelimeyle doğal bir ilaç deniliyor. Yine bazı tıp Uzmanların ifadesiyle “Sarımsak, insan vücudundaki rahatsızlıkların adeta panzehiridir.” Deniliyor!
Eski çağlardan beri bilinen ve kullanılan bir drog’dur. Orta çağda özellikle salgın hastalıklar (kolera, veba gibi) ile mücadelede kullanılmıştır. Sarımsak 1000 yılı aşkın bir süredir adeta ilaç niyetine tüketilmektedir. Milattan 1500 yıl önce, Mısırlı bir doktorun, 22 sarımsak reçetesi vardı. Baş ağrıları, boğaz ağrıları ve halsizlik gibi rahatsızlıkların tedavisinde sarımsak öneriliyordu. Herodot’a göre Mısırlılar piramitlerin yapımında çalıştırdıkları işçilere güç kazanmak için her öğün sarımsak, soğan ve turp yediriyorlardı. II. Dünya savaşı sırasında, yaralandıkları zaman yaralarının mikrop kapmasını önlemek için, ezerek yaranın üzerine konmak üzere Rus askerlerine sarımsak verilmiştir.
Uzmanlara göre bu keskin kokulu yumruda, her türlü harika özellik mevcuttur. Kokusu nedeniyle hayatımızın birçok alanında tüketemesek de sağlığımız için faydalarını saymakla bitiremeyiz. Yapısında bulundurduğu iki kuvvetli antibiyotik, bol iyot ve kükürt ile iştah açıcı özelliği, tansiyon düşürücü, solucan düşürücü, idrar artırıcı, safra salgılarını artırıcı, kanı sulandırıcı, kan temizleyici, kötü kolesterol LDL’yi düşürücü, kan pıhtılaşmasını azaltıcı etkileri vardır. Antiseptik etkisi, kendine has kokusu ile içindeki allicin’den ileri gelir. Bakteriler üzerinde üremeyi azaltıcı ve öldürücü etkisi vardır. Vücuttaki mantarı ve maya oluşumunu engellemektedir. Kansere karşı üstün bir koruyucu, hemeroide faydalı, bronşit, astım, varis, siyatik ve romatizma ilacı olarak sarımsağın faydaları ve kullanıldığı yerler çoktur.
Uzmanlar, sarımsaklı yoğurdun zehirlenmelere karşı insanı koruduğunu ve sarımsağın en ince damarları dahi temizleyerek oralara kan gitmesini sağladığını belirtmektedirler. Ayrıca bütün salgı bezlerini çalıştırmak ve vücudu zehirlerden temizlemek suretiyle genç ve dinç olmayı, uzun yaşamayı sağladığını kaydetmektedirler.
Bası doktor ve uzmanlara göre, Vücudun doğal panzehiri sarımsağın faydaları şöyleymiş!
1) Ölümlere sebep olan atardamar kireçlenmesine iyi gelir.
2) Yara ve çıbanları iyileştirir.
3) Krampları yok eder.
4) Akciğeri, karaciğeri, safra kesesini ve kalbi kuvvetlendirir.
5) Bağırsak kurtlarını, diğer parazitleri öldürür.
6) Mide ve bağırsakları dezenfekte eder.
7) İştahı açar.
8) Nezleyi yok eder, nefes borusu rahatsızlıklarına ve bronşite iyi gelir.
9) Bilhassa veremlilerin yemeleri tavsiye edilir.
10) Tansiyonu ve ateşi düşürür.
11) Bağırsak gazlarını ortadan kaldırır.
12) Grip mikrobunu öldürerek bu hastalığa karşı korur.
13) İdrar yolundaki taş oluşumunu engeller.
14) Kalp adalelerini güçlendirir.
15) Kalbi besleyen koroner damarlarını genişletir.
16) Cinsel gücü artırır.
17) İdrar söktürür.
18) Vücudu sivrisinek ve haşerelerden korur.
19) Safra salgısının salınımını artırır.
20) Kabızlığı önler.
21) Saç dökülmesini yavaşlatır.
22) Sesi güzelleştirir.
23) Kan grubu A olanlar için daha faydalıdır.
24) Müzmin öksürüğe, seyahat sebebiyle su değişikliğinde yararlıdır.
25) Kan pıhtılaşmasını ve sarılığı önler.
26) Hazımsızlığı giderir, gırtlak iltihabını önler.
27) Kelliğe ve saçkırana çare, bronşite karşı etkilidir.
28) Sara hastalarına iyi gelir.
29) Su çiçeğini tedavi eder, kolerayı önler.
30) Romatizmaya karşı iyi gelir ve kolesterolü düşürür.
31) Kurşun ve yılan zehirlenmelerinde etkilidir.
32) İnsanı sakinleştirir.
33) Sarılığı önler.
34) Sigaranın zararını azaltır.
35) Saçlarda kepeği engeller.
36) Balgamı keser.
37) İltihaplı hastalıklarda kullanılır.
38) Cüzzamda faydalıdır.
Doğal Antibiyotiğinizi kendiniz yapabilirsiniz…
Yine bazı doktor ve uzmanlara göre, Sarımsak, soğan doğal antibiyotiktir. Bunları çok fazla tüketmek gerekir. Yarım litre kaynatılmış ve soğutulmuş suya, bir baş sarımsak ve yarım limon kabuğu, dilim dilim doğranıp içine atılır. Kapağı kapatılıp (Alüminyum folyoyla sarıp ışık alması engellenebilir.) karanlık bir ortamda 4 gün bekletilir. Sonra içinden posası alınır. Kışa girerken ya da kış aylarında bu doğal antibiyotiğin yemeklerden önce bir yemek kaşığı tüketilmesi önerilir. Dışarıdan gelen mikrop ve virüslere karşı etkilidir. Hiçbir yan etkisi yoktur deniliyor. Siz yinede doktorunuza tanışın gıda, alerji testleri yaptırınız.
Not: Tarif bir kişiliktir. Daha fazla su ve ölçü ile de yapılabilir.
Sarımsağın Bazı Doktor ve Uzmanlara Göre, Bitkisel Tedavide Kullanım Alanları:
Anadolu’da yaşayan insanların yıllardır kullandığı yıllanmış sarımsak ekstraktı şöyle hazırlanmaktadır:1 kilo sarımsak soyulup iyice ezilir. Bir kavanozun içine konulan ezilmiş sarımsakların içine 1 litre su, 5 adet de limon sıkılarak karıştırılır. Bu karışıma 1 litre de sirke eklenir. Bunlar karıştırıldıktan sonra kavanozun kapağı iyice sıkılıp, karanlık ve serin bir yerde 6 ay ile 10 ay arasında bekletilir.Daha sonra yıllanan sarımsak, günde 1 tatlı kaşığı tüketilir. Hiçbir yan etkisi olmayan bu karışımın kokusuz ve çok lezzetli bir tadı vardır.
Bir Başka Tarif: 25 adet limon sıkılır. İçerisine 250 gr iyice ezilmiş sarımsak konur. 25 gün serin bir yerde bekletilir, süzülür. Renkli cam bir kavanozda muhafaza edilir. Bir çay bardağı ılık suya bir kaşık konur, akşam yemeklerinde içilir. Uzun zaman devam edilmelidir, kısa zamanda faydası görülür.
Aterosklerozda (damar sertliği) kolesterol, yüksek tansiyon, idrar söktürücü, mide-bağırsak enfeksiyonlarında ve bakterisit olarak bir baş sarımsak ezilir. 200-300 gr yoğurtla karıştırılır. Bir gece bekletilir. Ertesi günü 2-3 defada yenilir.
Tansiyon düşürücü olarak 10 gr sarımsak ezilir. Ilık suda bir gün bekletilir. Bezle süzülür. Elde edilen hülasadan günde 3 defa, 15-30 damla içilir. İştah açıcı, teneffüs ve hazım cihazı antiseptiği olarak (alkalatür) şeklinde günde 3 defa, 30-40 damla içilir.
Kurt düşürücü olarak, bir diş sarımsak ezilir. Suyu bir miktar ekmek kabuğuna emdirilip yenilir veya sarımsak şurubu yapılır, aynı maksatla içilir.Bir baş sarımsak, kabukları soyulmadan buharda veya pilav içinde pişirilerek yenilirse kurtların düşmesine yardımcı olur.
Sarımsak Şurubu: 100 gr sarımsak ezilir. 1 bardak su, 200 gr şekerle bir müddet bekletilir, süzülür. Elde edilen şuruptan günde 2-3 kaşık içilir.
Sinirleri yenileyici olarak, 1 bardak süte bir diş ezilmiş sarımsak konur, kaynatılır. Yatarken sıcak olarak içilir.
Ağrılarda, yeteri kadar sarımsak, koyun sütü ile haşlanır. Tereyağı ile pişirilir. Bal ilave edilip macun haline getirilir. Günde bir miktar yenilirse mafsal, sırt, siyatik ve cerrahi yara ağrılarını gidermekte eşi bulunmaz bir ilaç olur. Bu ilaç kanı yakıp basur meydana getirebilir. Zararını önlemek için salatalık, marul veya ebegümeci tohumları ile birlikte kullanılır. Bir baş sarımsak dövülür. Bir tatlı kaşığı öğütülmüş çemen otu ve bal ile karıştırılıp macun haline getirilir. Her akşam ağrıyan eklemlere sürülür. Üzerine yağlı kağıt konarak sabaha kadar bekletilir.
Sokmalarda, sarımsak dövülüp macun haline getirildikten sonra yılan ve akrebin soktuğu yerlere merhem gibi sürülürse; gayet faydalı olup zehiri çeker ve vücudu ısıtır.
Soğuktan meydana gelen bütün şişmelerde sarımsak, panzehir olarak kullanılır.
Tansiyon Düşürücü olarak, 100 gr sarımsak doğranır. 1 bardak suda 10 dakika kaynatılır, ezilir. Şekerle tatlandırılıp günde 3 kaşık yenir.
El ve ayak titremesinde; sedef çiçeği, incir, sarımsak beraber yenilir.
Gripte; iki diş sarımsak, 1 çay bardağı sütle kaynatılıp içilir.
Sarılıkta, sarımsak suyu çıkarılır. Sabahları aç karına 1-2 kaşık içilir.
Romatizmada, romatizma hastaları her sabah bir diş sarımsak yemelidirler. Sarımsak uçucu yağı bakterisittir. Bakterileri öldürür. Üremeyi azaltır.
Nefes Darlığı ve Bronşitte, 1 kg sarımsak iyice ezilir. Yarım kg limonun suyu çıkarılır. Sarımsağın üzerine ilave edilir. Kavanoza konulur. 1 hafta bekletilir. Her gün aç karına 1 tatlı kaşığı, 1 çay kaşığı balla karıştırılır. Bir miktar su ilave edilip içilir.
Tansiyon için, 1 kg suya bir baş sarımsak doğranır. 10 dakika kaynatılır. Günde 3 defa 1 fincan içilir. Tansiyon için iki baş sarımsak ezilir. Üzerine 1 bardak su, 100 gr şeker konulur, eritilir, bezle sıkılır. Suyundan günde iki kaşık içilir.
Kolesterolde, bir kg. kaynar suya, üç diş sarımsak, iki tutam Frenk maydanozu, bir tutam lavanta çiçeği, üç tutam adaçayı konur. Günde 3 fincan içilir.
Sarımsak, Aids hastalarında sıkça görülen yemek borusu, boğaz ve ağızdaki mantar enfeksiyonlarında faydalıdır. Aids, verem gibi ağır hastalığa yakalananlar, her sabah üç baş sarımsak dövüp ballı su ile karıştırarak içmelidirler.
Basurda, sarımsak ezilir, pişirilir. Haricen lapa halinde basurun üzerine konur.
Migrende, sarımsak ezilir, suyu çıkarılır. Buruna çekilirse faydalı olur.
Diş ağrısında, ağrıyan yer ezilmiş sarımsakla ovulur.
Saçları büyütmek için sarımsak suyu çıkarılır, saçlar bu suyla ovulur, taranır.
Buğday bitlenmesini önlemek için suyu çıkarılır, su ile karıştırılıp üzerine serpilir.
Sarımsak ezilir, oda içerisine konulursa zehirli hayvan giremez.
Gripte, koruyucu olarak buruna tampon şeklinde (sarımsak suyu) pamuğa emdirilerek konulur.
Sağırlıkta, sarımsak soyulur, koyun ödüyle kaynatılır. Kulağa birkaç damla damlatılırsa sağır kulağı açar, sağırlığı giderir. Kulağa damlatılan sarımsak suyu, kulak zarını iyileştirir, birleştirir.
Egzamada, sarımsak pişirilip ezilir. Aynı miktar bal ile macun yapılır. Geceleri krem gibi sürülür. Sabah yeşil prina sabun ile yıkanır. Cildin üzeri kapalı tutulur. Gece yine sürülür. Birkaç gün devam edilir. (Sargıda naylon kullanılmaz.)
Yaraları iyi edici olarak taze sarımsak lapa halinde yara üzerine konur. Aynı maksatla bir miktar sarımsak ezilir. Sıkılarak suyu alınır. 1 gramına 10 gr kaynatılmış su konur. Usarenin bozulmaması için 10 damla sirke konulur. Bu usare yaraların pansumanında, mantarlarda ve bilhassa saç hastalıklarında (saçkıran vs.)’nin tedavisinde kullanılır. Bitleri öldürür.
Sarımsak, arpacık, egzama ve basur memelerine faydalıdır. Sarımsak ezilir, tuz, zeytinyağı ve balla macun yapılır. Baştaki cerahatli yaralara ve çocuklardaki konaklara sürülürse iyi gelir. Sarımsak yakılır, külü balla karıştırılır. Yüzdeki ve vücuttaki lekelere sürülürse iyi gelir. Vücuttaki alaca hastalığında, sarımsak balla karıştırılıp cilde sürülür.
Baş ağrısında, soyulmuş sarımsak ezilir. Alın şakaklara konulur. Sarımsak lapa halinde uyuz, kel, saçkıran, kepek, saçların büyütülmesi gibi yerlerde tatbik edilir.
Solucan düşürücü olarak (özellikle şeritlere karşı) 10 gr sarımsak ezilir. 100 gr kaynar su veya süte yavaş yavaş karıştırılır. Soğuduktan sonra süzülür. Elde edilen bu mayi ile iki defa lavman yapılır. Çocuklar için solucan ve kurt dökücü olarak ikindi üzeri bir dilim kızarmış ekmek üzerine bol sarımsak ezmesi sürülür. Üzerine biraz zeytinyağı damlatılıp, yedirilir.
Romatizma ve siyatikte, bir baş sarımsak iyice ezilir. Bir miktar su ile kuvveti çıkıncaya kadar kaynatılır, süzülür. Elde edilen bu suya 15 gr toz karabiber, 150 gr saf zeytinyağı konulur. Suyu gidinceye kadar hafif ateşte tutulur. İçerisine 15 gr günlük, 10 gr kafur toz halinde konulur, 2 dakika kaynatılır. Ağrılı bölgeye masaj yapılır.
Yaralarda, mikrop öldürücü olarak pansuman için sarımsak haşlanır, ince bir bezle sıkılır. Elde edilen suyuna 10 misli kaynatılmış su ve sirke ilave edilip kullanılır.
Nasırda, siğillerde ve et benlerine karşı bir diş sarımsak ezilir, hastalıklı bölgeye konularak 10-15 gün devam edilir. Hastalıklı cildin dışına taşırmamaya dikkat edilmelidir.
Vücuda batan herhangibir şeyi çıkarmak için taze sarımsak yaprakları gül ile ezilir, batık olan yere konulursa derhal çıkarır.
Hızlı çöküntülerden kendini korumak isteyen yaşlı insanlar, hemen hemen her gün sarımsak yutmalı veya dövülmüş üç diş sarımsağı bal şerbeti ile içmelidirler.
Böbrek ve Safra taşlarını eritmek için: 100 gr limon suyu, 100 gr zeytinyağı, 3 baş ezilmiş sarımsak, 50 gr maydanoz yapraklarının sıkılmış suyu karıştırılır ve her akşam bu karışımdan 50 gr içilir.
Karaciğer Temizliği için: Bir cam kap içine 200 gr zeytinyağı ile bir baş dövülmüş sarımsak karıştırılır. Kapağı kapatılıp buzdolabına konulur. 24 saat sonra süzülür ve günde 30-50 gr sarımsaklı zeytinyağı, aynı miktarda limon suyu ile karıştırılarak içilir. Karaciğeri, mideyi, barsakları temizler. Yemek ve salata üzerine de kullanılabilir.
Uykusuzluğa karşı: 24 tane limonun suyu, 350 gr dövülmüş sarımsak, bir cam kap içerisinde üzeri üç kat bezle kapatılarak oda sıcaklığında bir hafta bekletilir. Sonra süzülüp buzdolabına konulur. Karışım bitene kadar sabah-akşam birer yemek kaşığı içilir. Bu karışım aynı zamanda damar açıcı ve temizleyicidir. Limon yerine doğal sirke de kullanılabilir.
Yan etkileri
Sarımsağın aşırı tüketiminin bazı yan etkileri olabilir. Sarımsağın yapısında yüksek oranda kükürt bileşikleri bulunması, bir takım alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Ayrıca, aşırı miktarlarda çiğ sarımsak tüketimi, sindirim sırasında bağırsak gazlarına ve bağırsak mukozasındaki normal floranın zarar görmesine de neden olabilir.
Özellikle tansiyon problemi olanlar daha dikkatli olmalıdır. Çiğ sarımsak tansiyonu düşürücü etkiye sahiptir. Bazı durumlarda çiğ sarımsak bir tür anemiye (kansızlığa) neden olmaktadır.
Fazla kullanıldığında sarımsak baş ağrısı yapar, dimağa ve gözlere zarar verir, gözün görme gücünü, cinsi istek ve arzuyu azaltır, balgam ve susuzluk yapar, safrayı artırır, ağız kokusunu bozar. Süt emziren anneler, sarımsak yerlerse süt emen çocuk ishal olur. Basuru olanlar, vücudu hararetli olanlara, ishal olanlara sarımsak zararlıdır. Cilt hastaları ve hamileler sarımsak yememelidir.
Eğer kendinizi diğer günlerden daha yorgun, halsiz ve ağırlaşmış hissediyorsanız, gözlerinizde kararmalar veya pul pul olmalar yaşıyorsanız, hafif baş dönmesi ve tansiyon düşüklüğü mevcutsa sarımsaktan şüphelenebilirsiniz…
Limon suyu ve sarımsak mucizesi!
2 litre limon suyu ve 40 diş soyulmuş sarımsak ezilir ve koyu renkli veya üzeri kağıtla kaplı kavanoza konulur. 25 gün boyunca normal ılık bir yerde saklanıp her gün çalkalanır. Sarımsaklar içinde erir. 25 gün sonra sabah aç karına yarım veya içilebiliyorsa bir çay bardağı, kavanoz bitene kadar içilir. Kavanoza asla su, şeker, vs. ilave edilmez. Ancak çay bardağına konulan kısma istenirse su ilave edilerek içilebilir. Karışım içildikten sonra en az yarım saat bir şey yiyip içilmez. Mümkünse her sabah aynı saatte içilmesi tavsiye edilir.
Kanıtlanmış Yararları:
1) Tüm damar iltihaplarını tedavi eder. Tıkanan damarları açar, damar sertliğini ve hipertansiyonu önler.
2) Kolesterol ve lipidi düşürür, zararlı yağların yakılmasını sağlar, bazal metabolizmayı hızlandırarak yağların yakılmasını sağlar. Kilo verdirir. İştah açar. Şekeri düşürür, pankreasın yenilenmesini sağlar
3) Böbrek ve safra taşlarını eritir, idrar söktürür, vücuttaki şişkinlik ve tüm dokulardaki ödemi ortadan kaldırır.
4) Helycobeacter pylori adlı ülser mikrobunu öldürerek mide ve on iki parmak barsağı ülserinin kesin tedavisini yapar.
5) Tüm romatizmal iltihabı önler, ağrıyı dindirir, kireçlenmeyi önler, eklem yüzeylerinin yenilenmesini sağlar.
6) Beyin hücreleri ve tüm sinir sistemlerinin yenilenmesini sağlar. Sinirdeki aksiyon potansiyelini düzenleyip ileri-refleks hızını artırır, felçlere ve vertigo’da fayda verir.
7) Vücudun bağışıklık sistemini son derece kuvvetlendirir ve her türlü alerjiyi, özellikle damarsal kökenli ve strese bağlı cilt alerjilerini kökünden keser, kansere karşı tüm vücudu korur.
Çiğ sarımsağın kokusundan kurtulmak için:
1- Sarımsaklı yemekten sonra yarım ya da bir demet maydanoz yiyin.
2- Bir çay kaşığı kahve için.
3- Karanfil çiğneyin.
4- Kekik ya da nane gibi kokulu otlar yiyin.
5- Ağzı misvaklayın.
6- Elma yiyin.
Sarımsak Yağının Iddia Edilen Faydaları:
- Kandaki kolesterol miktarını ve yüksek tansiyonu düşürür.
- Mikrop öldürücüdür.
- Kanserden korur.
- Damar sertliğini önleyici, kalbi kuvvetlendirici etkileri vardır.
- Bağırsak solucanların düşürülmesine yardımcı olur.
- Astım, bronşit, verem, nefes darlığı ve öksürükte faydalıdır.
- Balgam söktürür.
- Saç dökülmesinde ve saç kırılmasında kullanılmaktadır.
- Saçların uzamasına yardımcı olur.
- Solunum ve hazım sistemindeki mikropları öldürür.
- Grip, tifo ve difteri gibi salgın hastalıklar esnasında faydalıdır.
- Karında ve bacaklarda toplanan suyun boşalmasında yardımcı olur.
- Mesane taşlarını düşürür, böbreklerde taş oluşmasını önler.
....
Sarımsak, gerçekten saymakla bitmeyecek ve tamamı da bilinemeyecek kadar yararı olan bir ni’mettir. Bedenin bütün salgı bezlerini çalıştırarak ve vücudu zehirlerden temizleyerek genç ve dinç olmayı, uzun yaşamayı sağlayan bu bitki, ilkçağlardan beri insanoğlunun kullandığı hem gıda hem de Şifadır.
Önemli Not: Bu sayfada ve sosyal medyalarımızdaki tüm ürünler İlaç değildir, Kurumumuzda hastane hizmeti verilmez. Tavsiyelerimiz sizlerin Kaliteli Yaşalmalarına ve Hasta olmadan sağlıklı gıdalar almanıza yöneliktir.
...
Şifa olsun!
27 Mayıs 2014 Salı
AYAKTA su içmenin zararları
Tıbbi olarak veya dini olarak açıklaması nedir ? hergün sokakta yarım litrelik pet şişedeki suyu ayakta birden içeriz. İşte O an birçoğumuzun aklına büyüklerin sözü gelir… Şimdi çocukluğumuzdan beri bize söylenen bu sözün bilmi ve dini açıklaması nedir onun hakkında kısa bir bilgi paylaşalım:
Peygamber efendimiz ayakta su içmeme hususunda da bizi uyarmıştır. İlk bakışta bu biraz anlamsız gelen bir öğüt olsa da bu sözün özüne bakıldığında yine bizim sağlığımız için etkileri çok büyüktür. Bir hadis-i Şerifte ayakta su içmenin zararına şu şekilde işaret etmiştir: “Eğer ayakta su içen kimse midesine verdiği zararı bilseydi içtiği suyu şüphesiz ki geri kusardı” (Abdürrezzak 10/427 hadis 19588). Yine aynı konu ile alakalı olarak; “Sizden biriniz ayakta su içmesin.Her kim unutur da içerse kusmaya çalışsın” buyurmuştur (Müslim eşribe Hadis 116)
Bilmi Açıklaması: İnsan midesinin ayakta ve oturur vaziyetteki pozisyonu farklıdır. Ayakta duran bir insan eğer sıvı gıda içerse doğrudan doğruya onikiparmak bağırsağına geçer. Midenin küçük eğriliğine uyan kısmında Waldeyerin mide caddesi denen oluk bulunur. Sıvı gıdalar bu yolu takip ederek zaten devamlı küçük bir açıklığı olan mide çıkışını (pilor) geçerek onikiparmak bağırsağına (duodenum) geçer. Eğer insan sıvıyı oturarak içerse bunlar önce midede birikir, asitle karışarak mikropları ölür ve sonra onikiparmak bağırsağına geçer. Bu durumda oturarak su içme usulüne uymakla insan kolera dahil, bir çok insan hastalıklarından korunmuş olur. Aşağıdaki resme bakacak olursak su ayakta içildiğinde tanzikli su sıkılmış gibi organlar hırpalanıyor. halbuki oturur vaziyette su kıvrılarak yavaş yavaş gidiyor. Bunu akarsularımızdan menderese benzete biliriz. Su yavaş yavaş kıvrılarak gider akıntısı yavaştır.
(İslam dini 1400 sene evvel açıkladı peygamberimiz oturarak su içerdi AHMAK arama bizde)
Peygamber efendimiz ayakta su içmeme hususunda da bizi uyarmıştır. İlk bakışta bu biraz anlamsız gelen bir öğüt olsa da bu sözün özüne bakıldığında yine bizim sağlığımız için etkileri çok büyüktür. Bir hadis-i Şerifte ayakta su içmenin zararına şu şekilde işaret etmiştir: “Eğer ayakta su içen kimse midesine verdiği zararı bilseydi içtiği suyu şüphesiz ki geri kusardı” (Abdürrezzak 10/427 hadis 19588). Yine aynı konu ile alakalı olarak; “Sizden biriniz ayakta su içmesin.Her kim unutur da içerse kusmaya çalışsın” buyurmuştur (Müslim eşribe Hadis 116)
Bilmi Açıklaması: İnsan midesinin ayakta ve oturur vaziyetteki pozisyonu farklıdır. Ayakta duran bir insan eğer sıvı gıda içerse doğrudan doğruya onikiparmak bağırsağına geçer. Midenin küçük eğriliğine uyan kısmında Waldeyerin mide caddesi denen oluk bulunur. Sıvı gıdalar bu yolu takip ederek zaten devamlı küçük bir açıklığı olan mide çıkışını (pilor) geçerek onikiparmak bağırsağına (duodenum) geçer. Eğer insan sıvıyı oturarak içerse bunlar önce midede birikir, asitle karışarak mikropları ölür ve sonra onikiparmak bağırsağına geçer. Bu durumda oturarak su içme usulüne uymakla insan kolera dahil, bir çok insan hastalıklarından korunmuş olur. Aşağıdaki resme bakacak olursak su ayakta içildiğinde tanzikli su sıkılmış gibi organlar hırpalanıyor. halbuki oturur vaziyette su kıvrılarak yavaş yavaş gidiyor. Bunu akarsularımızdan menderese benzete biliriz. Su yavaş yavaş kıvrılarak gider akıntısı yavaştır.
(İslam dini 1400 sene evvel açıkladı peygamberimiz oturarak su içerdi AHMAK arama bizde)
19 Mayıs 2014 Pazartesi
Çoban Çantası;
Bu kıymetli bitki genellikle zararlı bir ot gibi görülerek sökülüp atılır. Ancak o kadar arsızdır ki toprak eşelenince hemen bir gecede büyür.Mart'tan Kasım ayına kadar çiçekleri açar.
Günde iki fincan çayı tüm kanamalarda (mide, bağırsak, rahim, burun vb.)faydalıdır.
Şiddetli aybaşı kanamalarının 8-10 gün öncesinde günde iki fincan içilir. Aynı zamanda buluğ döneminde aybaşı görmede düzen de sağlar. Menopoz döneminde adetten kesilen hanımlar dört hafta boyunca günde iki fincan içmeli, sonra üç hafta ara verip tekrar bu küre devam etmelidir.
Çoban çantasının ılık usaresi kanayan hemoroidlerde banyo olarak kullanılırsa büyük fayda sağlar. Emziren annelerde göğüs sertleşmesi ve ağrısı oluyorsa bir tülbent arasına konulup göğüse konulacak bir tutam taze ve ılık ot hemen fayda edecektir.
Çoban çantası, Ökse otuna benzer bir şekilde dolaşımı dengeleyen bir bitkidir. Yüksek ve düşük tansiyon bozukluklarına iyi gelir.Bu gibi durumlarda kaynar suyla demlenip içilir. Günde iki fincan dolaşım düzelene kadar içilir. Rahim kanamalarında bu çay kısa bir süre içilmelidir.
En önemli özelliğinden biride her çeşit dışsal kas ağrısı için bu bitki en büyük yardımcıdır. Eski bitki kitaplarında bu bitki için şu ibare vardır.Kim kas ve eklem erimesinden çaresizce muzdaripse çoban çantasını bulsun ufak ufak kessin zeytinyağına yatırıp onbeş gün güneşte bekletip günde birkaç sefer bu usare ile o bölgeyi ovalasın ve günde de dört fincan aslan pençesi içsin.Bu yöntem defalarca denenmiş fıtık, rahim düşüklüğü ve ciddi kas hastalıklarında kesin neticeler alınmıştır. Yalnız bu hulasa sadece taze otlarla yapılmalıdır.
Kireçlenmeden 10 günde kurtulmak mümkün mü?
Kireçlenmeden 10 günde kurtulmak mümkün mü?
Osteoartrit ya da kireçlenme olarak bilinen hastalık 65 yaş üstü, hayatı aktif yaşamak isteyenlerin korkulu rüyasıdır. Oturup kalkarken dizlerden gelen çıtır çıtır ses, eğilip doğrulurken belin tutulması, sabah ağrılarla uyanmak yaşlılığın değil bu hastalığın işaretidir. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı ve Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği Başkanı Prof. Dr. Ayşegül Ketenci "Amerika, Kanada'da yapılan bilimsel araştırmalar doğal yumurta zarının proteinden zengin olup kireçlenme tedavisinde10 gün içinde ağrı ve tutukluğu gidermeye yardımcı olduğunu ortaya koydu" dedi.
"Namazımı oturup yerde kılamıyorum… Elimle çamaşır sıkarken ellerim daha güçsüz ve ağrıyor… Sabah uyandığımda her yerim ağrıyor, hareket edince biraz açılıyorum… Ayakkabımı bağlamak için ayağımı kaldıramıyorum… Bana neler oluyor yoksa yaşlanıyor muyum?"
Aslında dünyamız yaşlanıyor, toplum yaşlanıyor ve kireçlenme (tıp literatüründe osteoartrit) giderek daha fazla kişinin sorunu olmaya başladı. Amerika, Kanada'da yapılan bilimsel araştırmalar doğal yumurta zarının proteinden zengin olup kireçlenme tedavisinde10 gün içinde ağrı ve tutukluğu gidermeye yardımcı olduğunu ortaya koydu.
Yaşlılık mı Hastalık mı?
Kireçlenme özellikle diz eklemini, omurgayı ve elleri tutan bir hastalıktır. Yaş ilerledikçe daha sık ortaya çıkar ve 65 yaş üzerindeki kişilerin % 90'ında eklemlerde osteoartrit görülmektedir. 55 yaş altında kadın ve erkeklerde eşit oranda görülürken, 55 yaş üzerinde kadınlarda daha fazla rastlanır. 55 yaş üzerinde kadınlarda el ve dizler, erkeklerde ise kalçalar daha sık tutulmaktadır.
Kireçlenme nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte mevcut kanıtlar hastalığın gelişmesinde birçok faktörün birlikte çalıştığını göstermektedir. Hastalık için başlıca risk faktörleri yaşın ilerlemesi, kadın-cinsiyet, obezite, meslek, eklem travması, D vitamini eksikliği ve şeker hastalığı, romatoid artrit, hipotiroidi gibi bazı hastalıklardır. Özellikle el Kireçlenmesinin genetik eğiliminin yüksek olduğu ve annede varsa kızına da büyük ihtimalle geçeceği bilinmektedir. Kireçlenme en sık yakınım, eklemlerdeki ağrı, sertlik ve tam olarak hareket edememektir. Ülkemizde egzersiz yapmanın çok yaygın olmaması, giderek daha kilolu bir toplum olmak ve yaşam süresinin uzaması gibi nedenlerle şikayetlerde artış yaşanmaktadır.
Kireçlenme ve Ağrıdan 10 Günde Kurtulmak Mümkün mü?
Kireçlenmeye bağlı ağrı çekmek bir kader değildir. Çeşitli tedavi seçenekleri ile tedavi edilebilir, kontrol altına alınabilir, ağrısız hayat şansı sağlanabilir. Örneğin; 2006 yılından bu yana Amerika, Kanada başta olmak üzere bir çok Avrupa ülkesinde kullanılan Naturel Egshell Membrane-NEM olarak bilinen Doğal Yumurta Kabuğu Zarı Polimeri ile yapılan bilimsel araştırmalar kireçlenmeye bağlı ağrıları 7 ila 10 gün içinde hissedilir biçimde azalttığı yönünde olumlu sonuçlar vermiştir.
Günlük işlerde zorlanan hastalar ne yapmalıdır?
Öncelikle kas iskelet sistemi hastalıklarında ilk başvurulacak hekim fizik tedavi uzmanıdır. Uzmanınız size şikayetlerinizin gerçekten kireçlenmeye bağlı olup olmadığını söyler. Bu hastalıkta tedavinin ilk adımı eğitimdir. Hangi eklem etkilendi ise bu doğrultuda oturup kalkma, ev işi yapmak, yıkanma, giyinme gibi aktivitelerde hastalığın gidişini yavaşlatmak veya durdurmak için nasıl davranılması gerektiği anlatılır. Örn: Kalça kireçlenmesi olanlar ayakkabılarını oturarak giymelidir, diz kireçlenmesi olanlar dizlerini altlarına toplayıp oturmamalı, çok alçak sandalye kullanılmamalı, yere oturmamalıdır.
Kireçlenme tedavisinde egzersizin önemi nedir?
Tedavinin bir diğer önemli basamağı özellikle diz kireçlenmesinde kilo vermek, olmazsa olmazı ise egzersiz yapmaktır. Günlük hayatta bizi ayakta tutan, yürüten, bir şeyleri taşımamızı sağlayan eklemler ve etrafındaki kaslarımızdır. Yaşla birlikte kaslarımızda yağlanma artar, menapoz döneminde bu durum hızlanır. Böylece zaten yıpranmaya başlayan eklemlerimize günlük hayatta destek olması gereken kaslar zayıflar. Bu nedenlerle egzersiz yaparak kasları güçlendirmek eklemler için adeta devamlı bir korse kullanmak gibidir. Ancak unutulmamalıdır ki egzersiz sadece arada bir yapılan ağrı geçince bırakılan bir tarzda olmamalıdır, bir yaşam biçimi olmalıdır.
Ağrı için ne yapılmalı?
Tek eklemde ağrı var ve ağrı klasik tedaviler ile tedavi edilemiyorsa, el ve diz eklemleri için artık o ekleme kortizon enjeksiyonu yapılması da önerilmektedir. Ayrıca tedaviye destek amacıyla doğal yumurta kabuğu zarı polimeri, glukozamin, kondroitin, avakado, soya ekstresi gibi gıda takviyeleri de önerilmektedir . Bu ürünlerin etkinliğine dair klinik çalışmalar mevcuttur. Bu alternatifler içerisinde en yeni olanı doğal yumurta kabuğu zarı polimeridir. Doğal yumurta kabuğu zarı polimerinin kireçlenme tedavisinde ağrı ve tutukluğu gidermeye yardımcı olduğunu gösteren çalışmaları mevcuttur.
Son yıllarda erken kireçlenme deyimi kullanılmaktadır. Bu tanı hastalığı henüz eklemler bozulmadan tanımayı, hastalığın yerleşmesini ve ilerlemesini engelleyecek tedavi yöntemlerinin biran önce başlanmasını hedeflemektedir. Günümüzde hastalığı erken yakalayıp durdurmayı hedefleyen ilaçlarla ilgili çalışmalar hızla ilerlemektedir.
Hastaların ağrı kontrolünde bir diğer yol ise fizik tedavi yöntemleri ve uygun hastalarda kaplıca tedavisi olabilir. Kas güçlendirici fizik tedavi yöntemleri de mevcuttur. Tüm tedavilere rağmen ağrısı çok şiddetli olan, hareketleri kısıtlanan, gece uykudan uyandıran ağrısı olan hastalarda ise çeşitli cerrahi tedavi yöntemleri uygulanabilmektedir. Unutulmamalıdır ki cerrahi elimizdeki çok önemli bir silahtır ve doğru zamanda doğru hastaya kullanılmalıdır.
Doğal Yumurta Kabuğu Zarı'nın etkisi nedir?
Amerika, Kanada başta olmak üzere ve bir çok Avrupa ülkesinde son yıllarda NEM (Naturel Eggshell Mambrane) yani Doğal Yumurta Kabuğu Zarı kullanılmaktadır. Yapılan araştırmalar NEM'in yani Doğal Yumurta Kabuğu Zarı'nın, doğal bir polimer olması nedeni ile içinde bir çok faydalı bileşeni taşıdığı ayrıca proteinden zengin olmasının da etkisi ile kireçlenme tedavisinde ağrı ve tutukluğu gidermeye yardımcı olduğunu ortaya koymuştur. Bu durumda da Yumurta Kabuğu Zarı'nın erken osteoartrit vakalarında faydalı olabileceği ile ilgili veriler bulunmaktadır.
Türkiye’de 10 milyon kişi nörolojik hasta!
Türkiye’de 10 milyon kişi nörolojik hasta!
...
(Not: YAZININ BİTİMİNDE, KENDINIZİ TESTE TABI TUTUNUZ! TESTI GEÇERSENIZ DR.LA RANDEVUNUZU ERTELEYEBİLİRSİNİZ!)
..
2014 Beyin Yılı etkinlikleri kapsamında düzenlenen ‘Nörolojik Hastalıklar Bilinçlendirme Sempozyumu’nda her 4 -5 kişiden birinde nörolojik hastalık veya belirtilerinin görüldüğü, nörolojik hastalıkların Türkiye’de on milyondan fazla kişiyi etkilediği vurgulandı.
Türk Nöroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ersin Tan, “Beynimizin bir yedeği yok. Yapay kalp var ama yapay beyin yok. Bu nedenle beynimizi sevmeli, onu iyi korumalıyız” dedi.
Prof. Dr. Ersin Tan, “Sağlıklı yaşlanmak için gerekli olan eğitimi vermek ana hedeflerimizden biri. Baş ağrısı, inme, Parkinson hastalığı, Alzheimer hastalığı, kas hastalıkları ve bel – boyun ağrıları gibi iskelet sistemi semptomlarını bir araya getirirsek her 5–6 kişiden birinde bir nörolojik hastalık görüldüğünü söyleyebiliriz” diye konuştu.
“Ülkemizde yaklaşık bir milyon inme hastası, 400 bin Alzheimer hastası, 750 bin epilepsi (sara) hastası, 100 bin parkinson hastası, 30 bin civarında da MS hastası bulunmaktadır. Yine başağrıları nüfusun yüzde 50’sini, migren ise nüfusun yüzde 15’ini etkilemekte. Amacımız, nörolojik hastalıklardan korunmanın yolları konusunda halkımızı eğitmek ve sağlıklı yaşlanmayı sağlamak. . Unutulmamalıdır ki sağlıklı beyin sağlıklı yaşam için vazgeçilmez unsurdur. Yılda bir kez mutlaka nöroloğa gidilmesini öneriyoruz.”
Bu Testle Kendinizi Deneyiniz!
..
1 - Aşağıda C'yi bulun. İmleç yardımı almayın.
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOCOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
2- Eğer C'yi bulduysanız, şimdi de 6'yı bulun
9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999699999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
3 - Son olarak N'yi bulun, biraz daha zor gibi…
MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMMMMMMMM MMMMNMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMNMMMMMM MMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMM
Üç testi de geçebildiyseniz,
Nöroloğunuza yıllık ziyaretinizi isterseniz iptal edebilirsiniz.
Beyniniz muhteşem çalışıyor ve Alzehimer hastalığından uzaktasınız. Tebrikler.
...
(Not: YAZININ BİTİMİNDE, KENDINIZİ TESTE TABI TUTUNUZ! TESTI GEÇERSENIZ DR.LA RANDEVUNUZU ERTELEYEBİLİRSİNİZ!)
..
2014 Beyin Yılı etkinlikleri kapsamında düzenlenen ‘Nörolojik Hastalıklar Bilinçlendirme Sempozyumu’nda her 4 -5 kişiden birinde nörolojik hastalık veya belirtilerinin görüldüğü, nörolojik hastalıkların Türkiye’de on milyondan fazla kişiyi etkilediği vurgulandı.
Türk Nöroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ersin Tan, “Beynimizin bir yedeği yok. Yapay kalp var ama yapay beyin yok. Bu nedenle beynimizi sevmeli, onu iyi korumalıyız” dedi.
Prof. Dr. Ersin Tan, “Sağlıklı yaşlanmak için gerekli olan eğitimi vermek ana hedeflerimizden biri. Baş ağrısı, inme, Parkinson hastalığı, Alzheimer hastalığı, kas hastalıkları ve bel – boyun ağrıları gibi iskelet sistemi semptomlarını bir araya getirirsek her 5–6 kişiden birinde bir nörolojik hastalık görüldüğünü söyleyebiliriz” diye konuştu.
“Ülkemizde yaklaşık bir milyon inme hastası, 400 bin Alzheimer hastası, 750 bin epilepsi (sara) hastası, 100 bin parkinson hastası, 30 bin civarında da MS hastası bulunmaktadır. Yine başağrıları nüfusun yüzde 50’sini, migren ise nüfusun yüzde 15’ini etkilemekte. Amacımız, nörolojik hastalıklardan korunmanın yolları konusunda halkımızı eğitmek ve sağlıklı yaşlanmayı sağlamak. . Unutulmamalıdır ki sağlıklı beyin sağlıklı yaşam için vazgeçilmez unsurdur. Yılda bir kez mutlaka nöroloğa gidilmesini öneriyoruz.”
Bu Testle Kendinizi Deneyiniz!
..
1 - Aşağıda C'yi bulun. İmleç yardımı almayın.
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOCOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
2- Eğer C'yi bulduysanız, şimdi de 6'yı bulun
9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999699999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
3 - Son olarak N'yi bulun, biraz daha zor gibi…
MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMMMMMMMM MMMMNMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMNMMMMMM MMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMM
Üç testi de geçebildiyseniz,
Nöroloğunuza yıllık ziyaretinizi isterseniz iptal edebilirsiniz.
Beyniniz muhteşem çalışıyor ve Alzehimer hastalığından uzaktasınız. Tebrikler.
Nohut Suyunun Faydaları, Yararları
Nohut Suyunun Faydaları, Yararları
nohutun faydaları - nohut suyu faydaları - nohut faydaları nelerdir - kara nohutun faydaları - Nohutun zararı - nohut suyunun faydaları - nohutun faydaları nelerdir - maydonoz suyunun faydaları - siyah nohut faydasi
İBN-İ SİNA'DAN ŞİFALI BİTKİLER -14-
Gazeteniz BUGÜN’den müthiş bir yazı dizisi…
Türkçe derlenmiş haliyle bir ilk…
Hekimlerin hükümdarı İbn-i Sina’dan ‘Şifalı Bitkiler’
Avrupa’da 700 yıl tıp hocalığı yapan ünü dillere destan, hekimlerin piri İbn-i Sina’nın 'Tıp Kanunu' kitabından bugüne kadar hiçbir yerde rastlamadığınız çok özel formülleriyle şifa bitkilerin reçeteleri…
Dr. Yaman SÖNMEZ ve Tarihçi Ahmet ALMAZ hazırladı.
Sivilceleri giderir, cildi ve sesi güzelleştirir, akciğerlerin en iyi besinidir. Diş ağrısını geçirir.
Humusun birçok çeşidi vardır. Beyazı, kırmızısı, siyahı, burçok gibi olanı, ki gersene (kersene) denir; bostani ve yabanisi vardır. Yabani olan çok sert ve çok acıdır. Şiddetli ısıtıcı etkisi vardır ve bu etki bostani olanda da vardır. Lakin bostani olanın besleyici değeri, yabani olandan daha fazladır.
iÇERiĞi
Beyaz olanı, birinci derecede sıcak ve kurudur. Siyah nohutun etkisi çok güçlüdür.
YARARLARI
Her ikisinin de (yabani veya bostani) yumuşatıcı, parçalayıcı özelliği vardır. Besin değeri bakladan daha fazladır. Humus (nohut)un lezzeti daha yoğundur. Humus, sert ve dolgundur. Akciğerlerde ondan iyi besin teşkil eden başka besin maddesi yoktur. Taze nohutun oranla daha fazla atık maddesi (fazlalığı) vardır.
GÜZELLİK
Sivilcileri giderir; haricen ve dahilen cildi güzelleştirici etkisi vardır.
YARALAR
Onun yağı, temriyeye, kötü huylu yaralara, kanser yaralarına ve uyuz yaralarına iyi gelir.
HAREKET ORGANLARI
Sırt ağrısına iyi gelir.
BAŞ ORGANLARI
Baştaki rutubetli çıbanları giderir. Nohut suyu, diş ağrılarına ve yangılı diş eti apse ve şişlerine, kulak altındaki şişlere iyi gelir.
SOLUNUM
Sesi güzelleştirir; akciğerleri besler; eğer nohut unundan çorba yapılırsa, bu terkip hepsi için en iyisidir.
BESLENME
Onun kaynamışı ödem için iyidir (pişmiş nohut vücutta su toplanmasını önler) ve sarılığa da iyi gelir. Karaciğer ve dalak kanallarındaki tıkanıklığı giderir. Nohutun yemek arasında yenmesi uygundur. Yemek başında veya sonunda yenmemelidir.
DIŞARI ATAN ORGANLAR
Siyah nohut pişirilip kullanılırsa, mesane ve böbrek taşlarına abortus etkisi yapar. Badem yağı, turp, kerevizle birlikte yenirse, tam olarak düşük yapılmasına sebep olur; ancak bu terkip mesana yaralarına zararlıdır. .https://www.facebook.com/Lokmanaktar
AÇ KARNA İÇMENİN YARARI
Eğer nohut suyu aç karnına içilirse, cinsel gücü artırır. Bütün nohut türleri bağırsakları yumuşatır ve böbreklerdeki tıkanıklığı açar. Özellikle kara nohut ve pırasa rengine olanı bu etkiyi yapar. Bazı hekimlere göre, sirkede ıslatılan nohut aç karnına yendiğinde ve yarım gün aç bırakılırsa, kurtları öldürür. Hipokrates, nohutta tatlı ve tuzlu iki yapı olduğunu ve pişmiş nohutta bu iki mizacın birbirini tamamladığını söylemiştir. Tuzlu yapısı bağırsakları yumuşatır; tatlı yapı ise, idrar söktürür
https://www.facebook.com/Lokmanaktar
nohutun faydaları - nohut suyu faydaları - nohut faydaları nelerdir - kara nohutun faydaları - Nohutun zararı - nohut suyunun faydaları - nohutun faydaları nelerdir - maydonoz suyunun faydaları - siyah nohut faydasi
İBN-İ SİNA'DAN ŞİFALI BİTKİLER -14-
Gazeteniz BUGÜN’den müthiş bir yazı dizisi…
Türkçe derlenmiş haliyle bir ilk…
Hekimlerin hükümdarı İbn-i Sina’dan ‘Şifalı Bitkiler’
Avrupa’da 700 yıl tıp hocalığı yapan ünü dillere destan, hekimlerin piri İbn-i Sina’nın 'Tıp Kanunu' kitabından bugüne kadar hiçbir yerde rastlamadığınız çok özel formülleriyle şifa bitkilerin reçeteleri…
Dr. Yaman SÖNMEZ ve Tarihçi Ahmet ALMAZ hazırladı.
Sivilceleri giderir, cildi ve sesi güzelleştirir, akciğerlerin en iyi besinidir. Diş ağrısını geçirir.
Humusun birçok çeşidi vardır. Beyazı, kırmızısı, siyahı, burçok gibi olanı, ki gersene (kersene) denir; bostani ve yabanisi vardır. Yabani olan çok sert ve çok acıdır. Şiddetli ısıtıcı etkisi vardır ve bu etki bostani olanda da vardır. Lakin bostani olanın besleyici değeri, yabani olandan daha fazladır.
iÇERiĞi
Beyaz olanı, birinci derecede sıcak ve kurudur. Siyah nohutun etkisi çok güçlüdür.
YARARLARI
Her ikisinin de (yabani veya bostani) yumuşatıcı, parçalayıcı özelliği vardır. Besin değeri bakladan daha fazladır. Humus (nohut)un lezzeti daha yoğundur. Humus, sert ve dolgundur. Akciğerlerde ondan iyi besin teşkil eden başka besin maddesi yoktur. Taze nohutun oranla daha fazla atık maddesi (fazlalığı) vardır.
GÜZELLİK
Sivilcileri giderir; haricen ve dahilen cildi güzelleştirici etkisi vardır.
YARALAR
Onun yağı, temriyeye, kötü huylu yaralara, kanser yaralarına ve uyuz yaralarına iyi gelir.
HAREKET ORGANLARI
Sırt ağrısına iyi gelir.
BAŞ ORGANLARI
Baştaki rutubetli çıbanları giderir. Nohut suyu, diş ağrılarına ve yangılı diş eti apse ve şişlerine, kulak altındaki şişlere iyi gelir.
SOLUNUM
Sesi güzelleştirir; akciğerleri besler; eğer nohut unundan çorba yapılırsa, bu terkip hepsi için en iyisidir.
BESLENME
Onun kaynamışı ödem için iyidir (pişmiş nohut vücutta su toplanmasını önler) ve sarılığa da iyi gelir. Karaciğer ve dalak kanallarındaki tıkanıklığı giderir. Nohutun yemek arasında yenmesi uygundur. Yemek başında veya sonunda yenmemelidir.
DIŞARI ATAN ORGANLAR
Siyah nohut pişirilip kullanılırsa, mesane ve böbrek taşlarına abortus etkisi yapar. Badem yağı, turp, kerevizle birlikte yenirse, tam olarak düşük yapılmasına sebep olur; ancak bu terkip mesana yaralarına zararlıdır. .https://www.facebook.com/Lokmanaktar
AÇ KARNA İÇMENİN YARARI
Eğer nohut suyu aç karnına içilirse, cinsel gücü artırır. Bütün nohut türleri bağırsakları yumuşatır ve böbreklerdeki tıkanıklığı açar. Özellikle kara nohut ve pırasa rengine olanı bu etkiyi yapar. Bazı hekimlere göre, sirkede ıslatılan nohut aç karnına yendiğinde ve yarım gün aç bırakılırsa, kurtları öldürür. Hipokrates, nohutta tatlı ve tuzlu iki yapı olduğunu ve pişmiş nohutta bu iki mizacın birbirini tamamladığını söylemiştir. Tuzlu yapısı bağırsakları yumuşatır; tatlı yapı ise, idrar söktürür
https://www.facebook.com/Lokmanaktar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
BİBERİYE (ROSEMARY) MUCİZESİ (OKUYUN MUTLAKA)
BİBERİYE (ROSEMARY) MUCİZESİ (OKUYUN MUTLAKA) 1. Eşimle evlenmeden, başlayan migren ağrıları için şikâyetçi idi ve cebinde sürekli ağ...
-
Diğer İsimleri : Pirit Taşı , Enayi Altını Sertliği : 6 - 6,50 Özgül Ağırlığı : 4,95 - 5,10 Kimyasal Formülü : FeS Uyuml...
-
BİBERİYE (ROSEMARY) MUCİZESİ (OKUYUN MUTLAKA) 1. Eşimle evlenmeden, başlayan migren ağrıları için şikâyetçi idi ve cebinde sürekli ağ...
-
İSVEÇ İKSİRİ ve FAYDALARI İsveç iksiri 'nin reçetesi, ünlü Isveçli Doktor Samst'ın notları arasında,ölümünden sonra bulunmuştur.Do...